Taban fiyatlar açıklandı, hasat artık birçok bölgede birçok üründe tamamlandı. 1 Ekim’den itibaren tarımda ekim, üretim sezonu yeniden başladı. Güzlük ve baharlık ekimler için tarlalar sürüldü, toprak hazırlığı yapıldı, ekimi-dikimi yapılacak ürünlerde hazırlıklar tamamlandı.
Ürünlere göre değişkenlik gösterse de özellikle hububatta geçen sezona göre açıklanan fiyatlar,
-2022- yılı fiyatları nispeten üretici için memnuniyet yarattı, en azından satış fiyatları maliyetleri yakaladı. Tabi fındık, pamuk, zeytinyağı ( bölgesel de olsa) gibi stratejik önemi yüksek ürünlerde fiyatlar maliyetler karşısında pek de memnun etmedi.
Çiftçi bu yıl ekime, kuzeyde iki önemli tarım ülkesinin savaşı ile başlıyor, dolayısıyla bu yıl toprağa atılan her tohum bir öncekinden daha ehemmiyetli.
Mesele sadece “Rusya- Ukrayna” iki ülkenin savaşı değil, başta büyük ve derin bir enerji krizi olmak üzere savaş, birçok ülke ekonomisinde enflasyon, resesyon, gıda sorunu, emtia, enerji ve tahıl fiyatlarının yükselişi gibi etkisi savaştan belki de uzun olacak sonuçları beraberinde getirdi.
Ama önümüzdeki kışın belirleyicisi şüphesiz enerji olacak…
ENERJİDE GÖZLER TÜRKİYE’DE
Rusya-Ukrayna savaşında uygulanan ekonomik yaptırımların ardından Rusya’nın, Avrupa’ya doğal gaz tedarikini kesmesi kıtanın enerji krizi ile baş başa kalmasına yol açmıştı.
Avrupa gaz piyasasında referans fiyatların belirlendiği TTF’de işlem gören vadeli kontratların fiyatları ağustosta megavat saat başına 348 avroya kadar çıkarak rekor kırdı. Bu piyasada gaz fiyatları geçen yıl ortalama 39 avro, 2 yıl öncesinde ise 15 avro seviyesindeydi.
Enerji dar boğazından çıkmaya çalışan Avrupa ülkeleri yeni anlaşmalar ve kararlarla çözüm arayışında.
Peki, Avrupa’ya gaz tedarikinde Türkiye merkez olabilir mi?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Astana’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi sonrası, Rusya’nın Türkiye’ye gaz ihracat kapasitesini artırabileceğini ve böylece Türkiye’nin Avrupa’ya gaz tedariki için bir merkez haline gelebileceğini söyledi. Avrupa’ya ‘Kuzey Akım 2’ boru hattından, Türkiye üzerinden, gaz akışı sağlanabilecek bir merkez kurulabileceği ve yalnızca tedarik de değil fiyatlarında bu merkezde belirlenebileceği üzerine konuşuluyor.
Ancak bunun gerçekleşmesi bir süreç ve enerji krizinin giderek derinleştiği bu süreçte spot piyasalarda zaten ralli yapan doğal gaz fiyatlarında daha da artış bekleniyor. Petrol fiyatlarındaysa ise beklentiler en fazla 100-110 dolar seviyesini test edeceği yönünde. Kömür fiyatlarının da kış mevsiminde daha da yükselmesi yine beklentiler arasında. Özellikle Avrupa Birliği’nin yaptırım süreçleri rafineri ve petrol arz sektörünü etkilemeye başladığı takdirde akaryakıt fiyatlarında da ciddi artışlar olacak.
Türkiye’nin gazın bir kısmını tedarik ettiği spot piyasalarda fiyatların daha da şişmesi bekleniyor. Doğal gaz, kömür, akaryakıt fiyatlarının artması Türkiye’de de enerji fiyatlarını doğrudan artıracak.
Türkiye, gaz tedarikinde Avrupa gibi sorun yaşamasa da fiyat artışlarıyla sanayi başta olmak üzere üretim proseslerinin tamamını, gıda işletmelerinden sera üretimine kadar enerji ihtiyacı olan tüm sektörlerde maliyetler artacak.
AVRUPA’DA AMONYAK ÜRETİM KAPASİTESİ %70 DÜŞTÜ
Enerji, doğal gaz krizinin etkilediği önemli üretim alanlarından biri de gübre sektörü. Doğal gaz fiyatlarının aşırı yükselmesi gübre üretimini vurdu.
Avrupa’daki gübre üreticilerini temsil eden Brüksel merkezli birlik Fertilizers Europe, sektörde eşi benzeri görülmemiş bir kriz yaşandığını söylemişti ki bu kriz doğrudan üretime yansıdı. Yüksek doğal gaz fiyatlarıyla Avrupa’da amonyak üretim kapasitesi yüzde 70 düştü. Azotlu gübrelerin ana unsuru amonyumun fiyatı Avrupa’da son 2 yılda 230 dolar/ ton seviyesinden, 1300 dolar/ton seviyesine kadar çıktı.
İtalya, Fransa ve Norveç’te Yara firması, Almanya’da SKW, Yara, BASF firmaları amonyak üretimini azalttı. İngiltere’de CF Fertilizers şirketi üretimi azalttı ve üretim durdurma planlarına başladı.
İspanya’da Fertiberia bazı tesisleri kapattı ve üretimi azalttı. Hollanda’da Yara ve OCI üre ve amonyum üretimini düşürdü. Belçika’da Yara ve BASF üretimi kısıtladı. Polonya’da Grupa Azoty ve Anvil üretimi düşürdü, Romanya’da Azomures faaliyetlerini yavaşlattı, Slovakya’da Duslo firması üretimi durdurdu, Macaristan’da Nitrogenmüvek üretimi askıya aldı.
GÜBRE FİYATLARI DAHA DA YÜKSELECEK
Türkiye’de çiftçinin kanayan yarası gübre fiyatları TÜİK verilerine göre, son bir yılda 235 artı ve bu artışın daha da yükselmesi bekleniyor.
Konuya ilişkin Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener ile yaptığım görüşmede Akyener, doğal gaz satamayan Rusya’nın gübre yapıp satmasının hem üretimi hem de fiyatları olumsuz etkilediğini söyledi. TESPAM Başkanı, doğal gaz fiyatlarının çok yükselmiş olmasıyla birlikte Rusya’nın doğal gaz satamayıp, doğal gazdan direkt gübre yapıp kaçak şekilde uluslararası piyasalara arz sağladığını, birçok gübre üreticisinin işini bozduğunu ve yükselen maliyetler sebebiyle gübre üreticilerinin üretimi durdurduğunu aktardı.
Oğuzhan Akyener, Türkiye’de de Avrupa’da olduğu gibi yükselen doğal gaz fiyatlarından birçok gübre üreticisini olumsuz etkilendiğini ve üretimi durdurduğunu söyledi. Gübre üretiminde yüzde 90 dışa bağımlılığımız nedeniyle artan maliyetler karşısında gübre üretmek yerine dışarıdan almanın daha makul hale geldiğini belirtti.
Türkiye, azotu Çin, Mısır, Rusya ve İran’dan; fosforu, Kuzey Afrika’dan, potasyumu ise AB ülkelerinden ithal ediyor.
Ukrayna’dan sonra, Rusya tahıl ve gübresinin Türkiye üzerinden tedarikinin yapılması üzerinde duruluyor.
TESPAM Başkanı Akyener, Rusya’dan uygun fiyatlı gübre getirilse bile ilk başta belki fiyatlarda bir denge olacağını ancak Türkiye’nin gübreyi Avrupa’dan ucuza kullansa da fiyatların değil düşmek, yükselmeye devam edeceğinin altını çizdi.
Yani tıpkı doğal gazda olduğu gibi, ürünü veya ham maddeyi tedarik etmekte sıkıntı olmasa da fiyatlar ürünü veya malı erişilmez kılacak.
ÇİFTÇİ MAZOTA MÜDAHALE BEKLİYOR
Enerji mi, gübre mi, mazot mu?
Çiftçi neresinden tutsa elinde kalıyor. Üreticiler, ekim sezonuna son bir ayda motorine yapılan 4 büyük zam sürpriziyle başladı. Brent petrolün önce sert yükselişi ve ardından düşüşüyle dalgalı seyir sonrası, önce 4 zam, sonra 1 indirim yapılmıştı. Şimdi yeni bir zam daha beklenen mazotun litre fiyatı 27 lirayı aşacak.
Mazotta zam durmazsa üretici tarlaya nasıl girecek? Çiftçiler, tarlaya girebilmek için yapılan son zamların geri alınmasını bekliyor.
KRİZ DEĞİL, RİSKİ YÖNETELİM
Yazımın başında da belirttiğim gibi; savaş, dünyada yaşanan ekonomik kriz, enflasyon, resesyon, enerji krizi, derken bu yıl toprağı atılan her tohum her zamankinden daha da önemli.
Tarlada eylül itibarıyla üretici enflasyonu yüzde 156’ya dayanmışken Türkiye’nin, tarımın çıktısı olan gıdada arzı sağlayabilmesi ve gıda fiyatları kontrol altına alabilmesi için şimdiden konumlanması gerekiyor.
Kara kışa geçen yıl olduğu gibi zabıta denetimleriyle marketler değil, çiftçi hazırlanmalı.
Olası bir krize karşı risk analizleri şimdiden yapılmalı, girdilerde; mazotta ÖTV muafiyeti, gübrede ek destek veya sübvansiyon tekrar ele alınmalı. Gümbür gümbür gelen zamlar karşısında çiftçiyi üretimde tutacak ek destek paketleri ayni veya nakdi olarak açıklanmalı.
Hazırlayan: Gazeteci Merve Ekinci