16 Ekim Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor.
Açlıkla mücadeleye dikkat çekmek, israfın önüne geçmek, herkes için gıda güvenliği ve sağlıklı beslenmeyi teşvik etmek amaçlanıyor bu gün.
Ancak şu bir gerçek ki ne açlıkla mücadele edilebiliyor ne de israfın önüne geçiliyor!
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO bu yılın temasını, “Daha iyi gıda ve daha iyi bir gelecek için el ele” olarak belirledi.
Ve yine FAO’nun verilerine göre 2024 sonu itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 673 milyon kişi açlıkla karşı karşıya bulunuyor.
Yani baktığımızda 8 milyar nüfusa sahip dünyada her 9 kişiden biri açlıkla mücadele ediyor.
Ve ne yazık ki üretilen gıdanın 3’te biri israf ediliyor. Yani çöpe gidiyor.
1,7 milyar kişi aşırı kilolu iken, 900 milyon kişi obezite sorunu yaşıyor.
Paylaştığım rakamlar FAO tarafından yayımlanan raporun özeti. Gelelim ülkemize.
Türkiye’de kişi başı 102 kilogram yiyeceği çöpe atıyoruz. Evet doğru okudunuz. 80 milyon nüfusumuz olduğunu düşündüğümüzde bilançonun ne kadar korkutucu olduğu sanıyorum hepinizin aklından geçiyordur şu an.
Gıda israfının büyük bir kısmını sebze ve meyveler oluşturuyor. Her yıl 23 milyon ton gıda israf ediliyor ülkemizde.
Yani çiftçinin binbir emekle zahmetle ürettiği ürünlerin yüzde 35’i daha sofraya bile ulaşamadan çöpe gidiyor.
Bir diğer israf başlığımız da ekmek. 81 ilin tamamında günde ortalama 12 milyon ekmeği çöpe atıyoruz. Yılda ortalama 4 milyar 380 milyon adet ekmeğe denk geliyor.
Rakamın korkunçluğuna bakar mısınız.
Çöpe giden ekmeklerin sadece yüzde 5’ini kurtarabilsek, işin maddi boyutunu bir kenara bırakıyorum, 900 bin ailenin 1 yıllık ihtiyacını karşılamış oluyoruz.
Peki gıda israfıyla neden mücadele edemiyoruz, kuraklık ve susuzluk güvenilir gıdaya erişimi nasıl etkiler, yapılması gerekenler ne?
Bu haftanın dosya konusu yazıya girişten de anlaşılacağı üzere “Dünya Gıda Günü”.
Önce bugünün tarihçesine bakalım sonra da FAO’nun raporunun detaylarına.
16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ’NÜN HİKAYESİ
Her yıl 16 Ekim’de kutlanan Dünya Gıda Günü, 1945’te kurulan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluşunu anmak amacıyla ortaya çıkmıştır. FAO, 1979 yılında bu tarihi resmi olarak Dünya Gıda Günü ilan etti. O günden bu yana açlıkla mücadele ve gıda güvenliği konusunda küresel farkındalık yaratmak amacıyla birçok ülke ve kuruluş tarafından kutlanıyor.
Kısaca böyle anlattıktan sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bu güne dair söylediklerine bakalım şimdi de.
AÇLIĞI BİTİRMEK İÇİN BİRLİK ŞART
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Dünya Gıda Günü mesajında dünya genelinde 673 milyon insanın her gece aç yattığını vurgulayarak, küresel gıda krizine dikkat çekti. On yıllardır elde edilen ilerlemenin son yıllarda ciddi tehdit altında olduğunu belirten Guterres, iklim şoklarından obeziteye, çatışmalardan gıdanın silah olarak kullanılmasına kadar pek çok yeni tehditle karşı karşıya olunduğunu söyledi.
Açlığı sona erdirmek için araçlarımız var, ihtiyacımız olan şey dayanışma diyen Guterres, bu yılın temasının da altını çizerek daha iyi bir gelecek için küresel iş birliği çağrısı yaptı.
Sanırım bu açıklamanın hemen akabinde FAO’nun 2024 yılı verilerine bakmak yerinde olacaktır.
AÇLIK BÜYÜYOR, TABAKLAR BOŞALIYOR
FAO’nun 2024 verileri, küresel gıda sisteminin alarm verdiğini ortaya koydu zira rapora göre 673 milyon insan açlıkla mücadele ediyor.
Yaklaşık 2,6 milyar kişi ise sağlıklı gıdaya erişemiyor. Başka bir deyişle, her üç kişiden biri, karnını doyurmak ile beslenmek arasında sıkışıp kalmış durumda.
Gıda israfı yılda 1,3 milyar tonu bulurken, obezite küresel sağlık krizine dönüşmüş durumda.
FAO’nun “El ele” çağrısı, sadece iyi niyetli bir mesaj değil; 140 milyon kişinin çatışma nedeniyle açlık sınırında yaşadığı dünyaya yönelik bir uyarı niteliği taşıyor. Sudan’dan Yemen’e, Haiti’den Ukrayna’ya kadar 75 ülkede 43 milyon kişiye acil tarımsal destek sağlandı. Ancak bu müdahaleler, gıda hakkının hâlâ bir lüks olarak kaldığı gerçeğini değiştirmiyor.
FAO’nun açıklamaları da çarpıcı gerçeği ortaya koruyor aslında. Peki ülkemizdeki sivil toplum kuruluşları ne söyledi ona bir de bakalım.
Binlerce çiftçinin temsilcisi Şemsi Bayraktar ile başlayalım.
MİLYONLAR AÇKEN GIDAYI ÇÖPE ATAMAYIZ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada açlık, israf ve sağlıksız beslenme çelişkisine dikkat çekti. FAO verilerine göre 673 milyon insan açlıkla mücadele ederken, dünya genelinde gıdanın yüzde 19’u israf ediliyor. Üstelik her yıl 420 bin kişi, sağlıksız gıdalar nedeniyle hayatını kaybediyor diyen Bayraktar, dünyada 2,8 milyardan fazla insanın sağlıklı beslenemediğini, 5 yaş altı çocukların önemli bir kısmının ise gelişim geriliği yaşadığını hatırlatarak, gıda hakkının kâğıt üzerinde kalmaması gerektiğini söyledi. Açlığın çözümünün dayanışma, üreticiye destek ve sürdürülebilir tarımdan geçtiğini belirtti.
“Gıdayı israf edecek lüksümüz yok” diyen Şemsi Bayraktar, Türkiye’de her gün 12 milyon ekmeğin çöpe gitmesinin kabul edilemez olduğunu, tarımın stratejik bir sektör olduğunu, gençlerin tarıma yönlendirilmesi, üreticinin emeğinin karşılık bulması ve doğal kaynakların korunmasının, hem gıda güvenliği hem de ekonomik bağımsızlık açısından hayati olduğunu ifade etti.
Peki Gıda mühendisleri ne düşüyor? Ortak açıklamanın altında Ziraat Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası ve Kimya Mühendisleri odasının imzası var.
GIDAYA ERİŞİM AYRICALIK HALİNE GELDİ!
TMMOB’ye bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları, Dünya Gıda Günü’nde yayımladıkları ortak açıklamada, gıdaya erişimin artık en temel insan hakkı değil, ayrıcalık haline geldiğini vurguladı. Açıklamada, tarımsal üretimin yanlış ekonomi ve tarım politikalarıyla hızla gerilediği, bozuk gelir dağılımı nedeniyle milyonlarca insanın temel gıdaya bile ulaşamadığı belirtildi.
Gıda artık bir hak değil, rant alanı” denilen açıklamada, çocukların bile temel beslenme haklarından mahrum kaldığına dikkat çekildi.
Tarımda dışa bağımlılığın sürdürülemez hale geldiği uyarısı yapılırken, her sıkışıklıkta ithalata yönelmenin gıda güvencesini tehdit ettiği, gıda enflasyonunu körüklediği vurgulandı. Açıklamada, iklim krizi ve doğal afetlerin tarımı doğrudan etkilediği belirtilerek, gıda enflasyonunun tüm sorumluluğunu iklime yüklemek kolaycılıktır denildi.
TMMOB, çözümün kamucu, planlı, üreticiden yana ve toplum çıkarlarını önceleyen tarım politikalarında olduğunu belirterek, devletin piyasayı denetleme görevini yerine getirmesi, gıda işletmelerinde kontrol ve onay sisteminin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Bugün attığımız her adım, yarının gıda krizini ya büyütecek ya da çözecek denilen açıklama, adil bir gıda sistemi için herkesin sorumluluk alması çağrısıyla sona erdi.
Sağlıklı gıdanın en temel ayaklarından birisi de hayvan sağlığı. Bu konuda Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin açıklamasına bakalım.
SAĞLIKLI GIDANIN YOLU SAĞLIKLI HAYVANDAN GEÇER
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Ali Eroğlu, gıda güvenliğinin en temel halkasının hayvansal üretim olduğunu vurguladı.
Eroğlu, savaşlar, iklim krizleri ve ekonomik dalgalanmaların gıdaya erişimi zorlaştırdığına dikkat çekerek, veteriner hekimlerin bu süreçte kritik rol oynadığını belirtti. Gıda sadece üretmekle değil, doğru şekilde denetlenmekle güvenli hale gelir diyen Eroğlu, veteriner hekimlerin kamuda daha etkin görev alması, üreticilerin desteklenmesi ve bilim temelli tarım politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Eroğlu ayrıca, hayvansal üretimin çevreye duyarlı ve iklim dostu modellerle desteklenmesinin, sağlıklı nesillerin güvencesi olacağını da sözlerine ekledi.
Bu güne dair daha çok açıklama var ve hepsinin ortak noktası gıdanın bir hak olduğu ama her geçen gün gıdaya erişimin daha da zorlaştığı yönünde.
SON SÖZ
Açlığın küresel bir utanç, gıda israfının ise trajediye dönüştüğü bu çağda, gıdaya erişim artık bir hak değil, ayrıcalık haline geldi. Üretici yok sayılırken, tarım göz ardı edilirken, milyonlarca insan en temel hakkı olan doyma hakkından mahrum bırakılıyor. Çözüm belli:
Bilim temelli, kamucu, üreticiyi koruyan ve halkı önceleyen politikalar. Bugün atılacak her adım, yarının gıda krizini ya büyütecek ya da çözecek. Unutmayalım ki gıda bir ticari meta değil, yaşam hakkıdır.
Hazırlayan Gazeteci Taner Öztürk

