“Türkiye İklim ve Kalkınma Raporu” Ankara’da tanıtıldı. Dünya Bankası tarafından yayınlanan raporda Türkiye’nin, sera gazlarını azaltmaya yönelik etkili ve uygun eylemleri hayata geçirmesi halinde, gelecek 20 yıllık dönemde 146 milyar dolarlık tasarruf sağlayabileceği ifade ediliyor.
Dünya Bankası tarafından bugün yayımlanan Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu’nda (CCDR), iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılık ile uyumu artırmaya ve ekonomi genelinde sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik öneriler yer aldı.
Raporun tanıtım toplantısı, Sheraton Ankara Otel’de gerçekleştirildi. İklim ve kalkınmanın entegrasyonu, Dünya Bankası Grubu’nun 2021-2025 İklim Değişikliği Eylem Planının temel ayaklarından birisini oluşturuyor. Dünya Bankası, Ülke İklim ve Kalkınma Raporu isimli temel durum değerlendirmesi aracını uygulamaya koydu.
Bu rapor dizisinin ilki olan Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu, Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma şeklinde belirlenen azaltma hedefi ile uyum ve dayanıklılık ihtiyaçları doğrultusunda, iklim eyleminin büyüme ve kalkınma süreci ile nasıl etkileşime girdiğini ve ülkenin kalkınma hedeflerine ulaşmasına nasıl katkıda bulunduğunu, yeşil teknolojilerin sunduğu fırsatların yakalanmasına nasıl yardımcı olduğunu, dünyanın sıfır karbon teknolojilerine geçiş yaptığı bir dönemde ekonomiyi büyük ölçekli afetler veya karbon kilitlenmesi gibi uzun vadeli risklere karşı nasıl koruduğunu ve herkes için adil ve kapsayıcı bir geçişi nasıl desteklediğini araştırıyor.
Toplantıya, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Auguste Kouame’nin yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı temsilcileri, raporun eş yazarları Stephane Hallegate ve Xiaodong Wang katıldı.
Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu’na göre, faydalar büyük ölçüde yakıt ithalatındaki azalmalardan ve hava kirliliğinin azalmasa sonucunda elde edilecek sağlık faydalarından kaynaklanacak ve enerji güvenliğinin artırılmasına ve enerji harcamalarının düşürülmesine katkıda bulunacaktır.
Rapor elektrik sektörünün derin bir şekilde karbonsuzlaştırılması, bina ve ulaştırma sektörlerinde enerji verimliliği ve elektrifikasyonun sağlanması ve sanayi ve tarımda karbon ve diğer sera gazı emisyonlarının azaltılması çağrısında bulunuyor. Söz konusu çağrıla, dünyanın en fazla karbon salınımına sahip 17. ülkesi olarak Türkiye’nin bu gidişatı tersine çevirmek ve 2053 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdünü yerine getirmek için yapması gereken önemli değişiklikler arasında yer alıyor.
YAYINLANAN İLK RAPOR OLMA NİTELİĞİ TAŞIYOR
Dünya Bankası Grubu’nun yeni bir ülke durum değerIendirmesi rapor dizisi olan CDDR, bir yandan ekonomik ve yoksullukla mücadeleyi desteklerken diğer yandan karbon emisyonlarım azaltmak ve dayanıklılığı sağlamak için öncelikli eylemleri belirlemek amacıyla, iklim ve kalkınma arasındaki bağlantıları araştırıyor.
Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu, bu yeni rapor dizisinde yayınlanacak olan ilk rapor olma niteliği taşıyor.
Rapor, dayanıklı ve net sıfır emisyonlu bir kalkınma yolu (RNZP) için uyum ve azaltma eylemlerini bir araya getiren ve aynı zamanda Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma taahhüdünü yerine getirmesinin maliyetlerini ve faydalarını araştıran açıklayıcı bir strateji ortaya koyuyor.
2022-2040 DÖNEMİNDE 146 MİLYAR DOLAR KAZANÇ SAĞLAYACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR
RNZP, kalkınmayı iklimle ilgili hedeflerle uyumlaştırmanın uygulanabilirlik durumunu ve genel faydalarını gösteriyor. Türkiye, tükettiği doğal gazın yüzde 99’unu ve petrolün 93’ünü ithal ettiğinden dolayı, enerji verimliliği ve yenilebilir enerji, enerji ithalatını ve harcamalarını, hava kirliliğini ve küresel enerji piyasalarındaki aksaklıklara karşı kırılganlıkları azaltarak büyük faydalar sağlaması öngörülüyor. Tüm maliyetler ve yan faydalar hesaba katıldığında RZNP’nin 2022-2030 döneminde net 15 milyar dolar, 2022-2040 döneminde ise 146 milyar dolar kazanç sağlayacağı öngörülüyor.
Raporun tanıtımı için yapılan sunumda, ekonominin dayanıklılığa ve net sıfır emisyona geçişinin daha iyi yönetilebilmesi için kömürden çıkış ve enerji sektörünün karbonsuzlaştırılması için enerji politikalarının yeniden uyumlaştırılması, destekleyici bir makroekonomik ve finansal ortam ile birlikte geçişin ekonomik faydalarının en üst düzeye çıkarılması, ekonominin enerji açısından daha verimli hale getirilmesi, ormanlardan ve peyzajlardan kaynaklı negatif emisyonların en üst düzeye çıkarılması, büyümenin daha dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirilmesi, sosyal aksaklıkların en aza indirilmesi ve adil ve kapsayıcı bir geçişin sağlanması içerikli 6 ana hedef ve hedeflerin detayı anlatıldı.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Auguste Kouame, Türkiye’de Dünya Bankası’nın canlı bir portföyü finanse ettiğine dikkati çekerek, “Bu proje portföyü, 7 milyar dolarlık bir toplam rakamı sahiptir ve bu rakam gittikçe artırılacaktır. Yenilebilir enerjiden enerji verimliliğine, su yönetiminden sürdürülebilir şehirlere varana kadar çeşitli alanlarda projeler yürütüyoruz. Türkiye’deki angajmanımız yüzde 47’ye ulaştı. Küreselde belirlediğimiz hedefin çok daha üstünde iklim değişikliği ile bağlantılı projeler yürütüyoruz” dedi.
“Türkiye, insanlarına ve topraklarına yatırım yapan bir ülke olarak iklim değişikliğine uyum çerçevesinde nasıl güçlü bir gündem hayata geçirilir bunun örneğini oluşturmuştur”
Kouame, Türkiye’de iklim değişikliği çerçevesinde çalışmalar yapılmaya başlanması ile edinilen çıkarımları şöyle anlattı:
“Türkiye iklim değişikliği gündeminde bir lider konum üstlenmiştir. Bu çerçevede Paris Anlaşması’nın imzalanması ve 2053 yılına kadar net sıfır hedefleri Türkiye’de ortaya kondu. Bütün bu gelişmeler, iklim değişikliği gündeminde Türkiye’nin bir lider rol oynadığını bize göstermektedir. Bu taahhüt yeni bir taahhüt de değildir. Türkiye, yenilebilir enerjide çok büyük yatırımlar yapmıştır. Enerji üretiminde ve altyapısındaki payın çok önemli bir kısmı yenilebilir enerjiler oluşturmaktadır OECD ülkelerine kıyasla bilhassa. Bu bakımdan etkinlik alanını da artırmıştır yenilebilir enerjilerin. Aynı zamanda Türkiye’nin döngüsel ekonomi alanında da kendini küresel bir lider konumuna getirdiğini görüyoruz. Sıfır Atık Projesi, First Lady (Emine Erdoğan) tarafından hayata geçirilmiş bir proje olarak dünyada örnek teşkil etmektedir. Türkiye aynı zamanda iklim dayanıklılığını hem nüfus hem de ekonomi bazında artırmak üzere adımlar atmıştır. Kuraklık, orman yangınları ve müsilaj sorunları ile başa çıkmaya çalışan Türkiye’nin başka bir seçeneği yok diye de düşünülebilir ancak insanlarına ve topraklarına yatırım yapan bir ülke olarak iklim değişikliğine uyum çerçevesinde nasıl güçlü bir gündem hayata geçirilir bunun örneğini oluşturmuştur.”
“Türkiye’nin İklim ve Kalkınma Raporu’nun ilk kez Türkiye için yayımlanmış olması çok büyük önem arz etmektedir”
Kouame, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’nin İklim ve Kalkınma Raporu’nun ilk kez Türkiye için yayımlanmış olması çok büyük önem arz etmektedir. Türkiye bir kez daha çığır açmaktadır ve liderlik etmektedir bu alanda. Eminiz ki diğer ülkeler de Türkiye örneğini izleyecektir, takip edecektir. Hepimiz bu vesile ile iklim değişikliği gündemine katkıda bulunabileceğiz. Sadece Türkiye sınırları içerisinde değil, dünya çapında da. Umuyoruz ki Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu’nu faydalı bulacaktır. Düşük karbonlu ve iklim değişikliğine duyarlı kalkınma hedefleri çerçevesinde faydalı bulacağınıza inanıyoruz. Devlet kurumlarını ve Ülke İklim ve Kalkınma Raporu’nun çıktılarını dikkatle takip etmeye davet ediyorum.”
Toplantı, açılış konuşmalarının ardından Program Lideri Laurent Debroux’un moderatörlüğünde ve Türkiye Ülke Müdürü Arnaud Depoizat, Limak Holding CEO’su Ebru Özdemir ve İklim ve Enerji Uygulamaları Müdürü Tanyeli Sabuncu’nun katılımında düzenlenen panel ile devam etti.