WEBAGRON - TARIMSAL İÇERİK PLATFORMU

Daha Fazla Gör

    Son Yazılar

    DÜNYA MAKARNA GÜNÜ: GELENEKTEN GELECEĞE BİR HİKAYE

    Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği (TMSD), Makarna Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (MÜSAD) ve International Pasta Organisation (IPO) tarafından her yıl 25 Ekim’de dünyanın farklı bir ülkesinde kutlanan Dünya Makarna Günü bu yıl 24-26 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi.

    Sizden ricam, yazının biraz uzun olacağını bilerek sonuna kadar sabırla okumanızdır; zira Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal’ın sektöre yönelik mesajları oldukça önemliydi.

    Aslında bu bizim için bir ilk değil. 1995 yılında Türkiye Makarna Sanayicileri, Roma’da düzenlenen Dünya Makarna Sanayicileri toplantısında “Dünya Makarna Günü” fikrini ortaya atmış ve iki yıl sonra, 25 Ekim’in resmi olarak kutlanmasına karar verilmişti.

    İlk kutlama, ertesi yıl İtalya’nın Napoli kentinde yapıldı. O günden bu yana her yıl dünyanın farklı bir ülkesinde kutlanıyor. Bizdeki ilk kutlama 2008’de yapılmış, ikinci etkinlik 2013’te düzenlenmişti. Aradan geçen on iki yılın ardından üçüncüsü yine Türkiye’de gerçekleştirildi.

    BUĞDAYDAN MAKARNAYA: GELENEKTEN GELECEĞE

    Panelin açılış konuşmasını yapan TMSD Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Göymen, Mezopotamya’da doğan buğdayın Anadolu kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı ve bu nedenle “Gelenekten Geleceğe” temasını seçtiklerini belirtti. Gerçekten de bu ifade, buğdayın anavatanı olan ülkemiz açısından kadim kültürümüzün devamlılığını anlatan güçlü bir slogan.

    MÜSAD Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Uysallı ise makarnanın bir yaşam biçimi olduğunu dile getirdi. Dünyanın neresinde olursa olsun, ekonomik sıkıntılar içinde bile insanın bir dolara beslenmesini sağlayan sağlıklı bir ürün olduğunu belirtti. Makarnanın doğumdan ölüme kadar her yaşta tüketilebileceğini vurgulayarak, son yıllarda oluşturulan olumsuz algıya karşı net bir duruş sergiledi.

    Açıkçası bu sözler bana lise yıllarımı hatırlattı. Her hafta bir arkadaşımızın evinde makarna partileri düzenlerdik. Üniversite yıllarında, öğrenci evinde 15-20 kişilik misafir grubunu en kolay ve sevilen yemek olan makarnayla doyururduk. Yanına da ayran tercih ederdik.

    Toplantıda bu nostaljik yön hiç konuşulmadı ama makarnanın hayatımızdaki yeri herkesin ortak paydasıydı.

    Panelde konuşmacıların çoğu makarnayı övdü; sadece bir kişi hem olumlu yönlerini hem de eleştirilerini dile getirdi. Yazının ilerleyen kısmında ona da değineceğim.

    DÜNYADA MAKARNA ÜRETİMİ: TÜRKİYE’NİN YERİ

    IPO Başkanı Carl Zuanellı, açılış konuşmasında 2024 yılında dünya makarna üretiminin 17 milyon ton seviyesine ulaştığını ve dünyanın en iyi makarna üreticilerinin Türkiye’de bulunduğunu söyledi. Ben de bu görüşe katılıyorum.

    Ancak eksik bir yönümüz var: Türkiye, ihracat miktarında ikinci sırada olsa da değer bakımından dördüncü ya da beşinci sırada yer alıyor. Oysa makarnanın hammaddesi yerli üretimden karşılanıyor; bu nedenle hedefimiz ikinci sıradan birinciliğe yükselmek olmalı.
    Etkinliğin ana sponsorlarından biri, yalnızca 2007’de kurulmuş bir makine firmasıydı. Bu kadar kısa sürede sektörün ana sponsoru konumuna gelmesi, Türkiye sanayisi adına gurur verici bir gelişme.

    İNOVASYON VE YAPAY ZEKA PANELİ

    Panelin ilk oturumu “Makarna Sanayisinde İnovasyon ve Yapay Zeka Uygulamaları” başlığını taşıyordu. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Mustafa Bayram’ın yaptığı oturumda, Gıda Bilimci Dimitri Angyriou ve Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bülent Haznedar, yapay zekânın makarna üretiminde tüketici tercihine göre yeni tatlar oluşturabileceğini anlattı.

    Angyriou, kişiye özel makarna üretiminin artık mümkün olduğunu; tüketicinin markette QR kod okutarak istediği makarna türünü seçebileceği bir döneme girdiğimizi ifade etti. Çocuk, yetişkin ve yaşlılara özel ürünler dahil birçok kategoride üretim yapılabileceğini de belirtti.
    Ancak yapay zekâ ne kadar gelişirse gelişsin, insanın soyut dünyasına sahip olamayacağı için üretim sürecinde her zaman insanın merkezde olacağı vurgulandı.

    GELENEKTEN GELECEĞE PANELİ

    Günün ikinci oturumu, etkinliğin ana temasıyla aynıydı: “Gelenekten Geleceğe”.
    Etkinliğin açılışı, Türkiye makarna sanayisini tanıtan bir video ile başladı. Videoda şu bilgiler öne çıktı:

    • Göbeklitepe, durum buğdayının gen merkezi olarak tanıtıldı.
    • Dünya genelinde 300’den fazla makarna çeşidi bulunduğu,
    • Türkiye’nin 174 ülkeye makarna ihraç ettiği,
    • Dünya makarna ihracatında ikinci sırada yer aldığı,
    • Durum buğdayı üretiminde de dünya ikincisi olduğu,
    • Yıllık makarna üretim kapasitesinin 3 milyon tonu aştığı anlatıldı.

    Ardından yapılan açılış konuşmalarında; Ticaret Bakanlığı Tarım Ürünleri Daire Başkanı Halis Kaya, 2024 yılında Türkiye’nin tarım ve gıda dış ticaretinin 32,6 milyar dolar olduğunu, bunun 10,8 milyar dolarının Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında gerçekleştiğini belirtti. Yani tarım dış ticaretimizin üçte biri ithal girdilere dayanıyor. Bu da iç üretimle yapılan ihracatın hem düşük hem de kârsız olduğunu gösteriyor. Adeta hamallık yapıyoruz. En azından ben öyle düşünüyorum.

    TİM Başkanı Mustafa Gültepe ise Türkiye’nin dünya makarna üretiminin %16’sını gerçekleştirdiğini, miktar olarak ikinci sırada olmasına rağmen değer olarak dördüncü sırada bulunduğunu ve sektörün 906 milyon dolar ihracat geliri sağladığını açıkladı. Katma değerli ürün üretiminin önemine dikkat çekti.

    TMO GENEL MÜDÜRÜ GÜLDAL’IN MESAJLARI

    Salondaki herkesin merakla beklediği konuşmacı, TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal idi. Güldal, 87 yıllık köklü bir kurum olan TMO’nun sektörün en önemli partneri olduğunu belirterek, “Elinde en çok durum buğdayı bulunduran dünyanın en büyük kuruluşuyuz” dedi. Bu hem dışa bağımlı olmadığımızı hem de gerektiğinde dünyaya durum buğdayı satabilecek güce sahip olduğumuzu gösteriyor.

    Güldal’ın en dikkat çekici mesajı, TMO’nun stok gücü üzerineydi. Bugün lisanslı depolarda bulunan ürünlerin %82’si TMO’ya ait. Bu sayede piyasada oluşacak fiyatlarda beklenti enflasyonu dikkate alınarak denge sağlanacağını, enflasyonun üzerinde fiyatlara izin verilmeyeceğini açıkça dile getirdi. Ayrıca un ve makarna sanayicilerine de uyarıda bulundu: “Fiyatlama yaparken gıda enflasyonuna katkı vermeyin.”

    TMO’nun elinde öyle büyük miktarda durum buğdayı bulunuyor ki, bunun bir kısmını ihraç etmeye hazırlanıyor. Stokların, hasat başlangıcı olan haziran ayına kadar piyasaya arz edilerek fiyat istikrarının korunacağı belirtildi.

    Güldal, geçmişte makarnalık buğday üretiminin düşmesi üzerine pozitif fiyat politikası uyguladıklarını, bunun üretimi kısa sürede artırdığını söyledi. Bu yıl ise fiyatların sabit tutulmasının, ekmeklik buğday üretiminin makarnalık buğdaya kaymasını önleme amacı taşıdığını ifade etti. Küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşı tüm sektörün hazırlıklı olması gerektiğini de vurguladı.

    GIDA ENFLASYONU VE ERİŞİLEBİLİRLİK

    Ülkemizin kanayan yarası olan gıda enflasyonu, hepimizi derinden etkiliyor. Ürünün varlığı tek başına yeterli değil; asıl önemli olan herkesin bu ürüne erişebilmesi. Bu nedenle gıda enflasyonuyla mücadele hayati ama bir o kadar da zor bir süreç.

    BİLİM, TARİH VE SOSYAL SORUMLULUK

    Panel konuları ise “Küresel Durum Buğdayı Piyasası”, “Dünya ve Türkiye’de Makarna Tüketim Trendleri”, “Bilimsel Mutabakat Bildirgesi 2025” ve “Makarna Sektörüne Etki Eden Ekipman Yenilikleri” başlıklı oturumlar düzenlendi.

    İstanbul Okan Üniversitesi Gastronomi Bölüm Başkanı Doç. Dr. İlkay Gök, makarnanın tarihini ve doğru bilinen yanlışları paylaştı. ABD Makarna Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Tom Quinn ise çevrim içi katılarak “1 Milyar Tabak Makarna Bağış Kampanyası” hakkında bilgi verdi ve herkesin çevresindeki ihtiyaç sahiplerine katkı sağlayabileceğini hatırlattı. Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Dr. Ersin Dilber, Türk Gıda Kodeksi ve Makarna Tebliği’nin dünya standartlarına uygun olduğunu ve düzenli olarak güncellendiğini belirtti.

    Yazım da belirttiğim gibi diğer panelistlerden aykırı olarak Prof. Dr. Osman Müftüoğlu konuşmasında makarna sektöründe eksiklikleri anlattığı gibi sektörün sağlıklı makarna tüketimi konusunda ne yapmasına dair verdiği bilgiler de önemli idi.

    EKSİK OLAN NE?

    Etkinlik dolu dolu geçti, ancak eksik kalan bir nokta vardı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ya da en azından bir bakan yardımcısının toplantıda bulunmaması kabul edilemez. Çünkü Meclis’te bütçe görüşmelerinde her bakan gibi o da gururla “Türkiye, dünya makarna ihracatında ikinci sırada” diyecek. Ama iş temsil etmeye gelince ortada kimse yok. Ata tohumlarıyla yapılan üretim ve ihracatın anlatıldığı bir organizasyonda Bakanlığın yer almaması gerçekten üzücü.

    Ayrıca, etkinlik hangi şehirde yapılırsa yapılsın, o ilin belediye başkanı da mutlaka orada olmalıydı. Ne yazık ki, ülkemizde siyasi iklim o kadar sert ki, ortada bir tatlı var ama kim yese acı geliyor. Bu da bizim makus talihimiz.

    SON SÖZ

    Günün sonunda, yerli buğdayla yapılan ihracattan gurur duydum.

    Siz de gurur duyun.

    Benden söylemesi…

    Son Yazılar

    Önerilen Yazılar

    ×
    ×