2025 yılı başında etkili olan zirai don ve dolu yağışları, yalnızca üreticileri değil, onlarla birlikte çalışan on binlerce mevsimlik tarım işçisini de mağdur etti. Her yaz Türkiye’nin dört bir yanındaki meyve bahçelerine göç eden Şanlıurfa ve Diyarbakır merkezli işçi kafileleri, bu yıl bekledikleri kazancı elde edemeden memleketlerine geri dönmeye başladı.
BİR YANDAN AFET, BİR YANDAN İŞSİZLİK
Yaz sezonu boyunca kiraz, vişne, şeftali, kayısı, elma ve fındık hasadında görev alan mevsimlik tarım işçileri, bu ürünlerdeki dramatik rekolte kaybı nedeniyle işsiz kaldı. TÜİK Balıkesir Bölge Müdürlüğü verilerine göre 2025 yılında meyve, içecek ve baharat bitkileri üretiminde yüzde 24,4 oranında düşüş bekleniyor. En büyük kayıplar kirazda yüzde 55,7, kayısıda yüzde 65, vişnede yüzde 44, şeftalide yüzde 32,1, fındıkta ise yüzde 27,5 olarak hesaplanıyor. Antep fıstığındaki azalma ise yüzde 54,6’ya ulaştı.
KİRAZ BAHÇELERİ BOŞ KALDI, MEVSİMLİK İŞÇİLER GERİ DÖNÜYOR
Afyonkarahisar’ın Çay ve Sultandağı ile Konya’nın Akşehir ilçelerini kapsayan kiraz havzasında geçmiş yıllarda ortalama 65 bin ton üretim yapılırken, bu yıl zirai don ve dolu nedeniyle en fazla 5 bin tonluk rekolte bekleniyor. Vişne ile birlikte 100 bin tonluk kırmızı meyve potansiyeline sahip bu havzada oluşan kayıp, binlerce mevsimlik işçinin çalışma planını da bozdu.
KÖKTEN BİR PLANLAMAYA İHTİYAÇ VAR
Yaşanan zirai felaketin, sadece üretim kaybı değil, aynı zamanda binlerce aile için geçim zincirinin kırılması anlamına geldiğini belirten uzmanlar, sosyal destek sistemlerinin çiftçiler kadar mevsimlik tarım işçilerini de kapsayacak şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Uzun yıllardır mevsimlik göçle hayatlarını sürdüren bu aileler, yaz sezonunda kazandıklarıyla kışı geçiriyor. Bu zincirin kopması, özellikle yoksulluk sınırında yaşayan kesimler için ciddi bir risk oluşturuyor.
Tarım sigortalarının kapsamının genişletilmesi, iklim kaynaklı afetlere karşı dayanıklı üretim modellerinin geliştirilmesi ve tarımsal göçün sosyal güvence altına alınması, önümüzdeki dönemin temel politika başlıkları arasında öne çıkıyor.

