Türkiye’de ilk olarak 1970 yıllarında küçük ve sınırlı işletmelerde tavukçuluk yapılıyordu. 1980 yıllarında piliç eti entegre işletmeler genişletilmiştir. Günümüzde beyaz etin %80’ini tesislerde üretiliyor. Birçok gelişmiş ülkeden 20 yıl daha genç bir sektörle biliniyoruz. 1980 yıllarında dünya genelinde büyük yatırımlar yaparak kendimizi kanıtladık. 2000 yıllarında en fazla yumurta üretimi yapan ülkeler arasında 10. sırada yer alıyorduk.
Karşılaştığımız en önemli sorunlardan biri dışa bağımlı olmamızdan dolayı yem, aşı gibi ihtiyaçları yurt dışından karşılıyoruz. 2005 yılında kanatlı hastalıkları içerisinde yer alan kuş gribi nedeniyle yaşanan ekonomik krizden sonra tavuk ve yumurta fiyatlarının yükselmesine yol açmıştır.
Bu yazıda ise sıklıkla karşınıza çıkabilecek hastalıkları ayrıntılı şekilde açıkladık. Tavukçuluk sektöründe var olan potansiyelimizi ortaya çıkarmak için ziraat mühendisleri ve üreticilerimiz işbirliği içerisinde çalışmalıdır.
TÜRKİYE’DE TAVUK YETİŞTİRİCİLİĞİ
Tavuklar küçük cüsseli vücut yapıları ile tüylerle kaplı olup bacakları ise pullardan oluşmaktadır. Evcil tavuk türleri yabani kırmızı orman tavuğundan gelmektedir. Günümüzde tavuklar sarf ırk ve hibrit olmak üzere iki gruptan oluşmaktadır.
Türkiye’de tavuk yetiştiriciliğine ilk adım 1930 yılında Ankara’da Merkez Tavukçuluk Enstitüsü ile temelleri atılmıştır. 1952 yıllarında ise daha çok gelişen tavukçuluk sektörü saf kültür ırklarının ithal edilmesiyle ön plana çıkmıştır. Kişi başına tüketilen en çok et miktarı tavuktan gelmektedir. 2021 yılındaki araştırmalara göre Türkiye tavuk yumurtası üretiminde Avrupa’da ilk üçte yer almaktadır. Aşılama ve yem kalitesinin yüksek tutulması tavuk hastalıkları ile mücadele yöntemleri arasındandır.
Tavukçuluk en çok Ege’de yapılmaktadır. Bu bölgede Manisa ilinde 40 milyon ve üzeri kümes hayvanı vardır. Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde de küçükbaş hayvancılığı gittikçe gelişmektedir.
TAVUKLARDA HASTALIK BELİRTİLERİ NELERDİR?
Sağlıklı bir tavuk aydınlık bir göz, parlak tüyler ve açık kırmızı renkli bir ibriğe sahiptir. Solunum hızı belli olmayacak kadar düşük, burun ve gaga kısmında akıntı hiç yoktur. Dışkısı ise sulu yapıda olmamalıdır. Eğer sulu yapıdaysa ishal olduğu kirlenen tüylerinden anlaşılabilmektedir. Tavuk canlı ve hareketli değilse hastalığa yakalanma olasılığı yüksektir. İştahında azalma ve az su tüketimi görülebilir. Kendini sürüden dışlamak isteyebilir. Başı içeri doğru çekik halde, kanatları sarkık, tüyleri ise kabarık hal alabilir.
Mesela tavuklarda ibiğin kabuklanması tavuk hastalıkları içerisinde bulunan mantardan kaynaklı hastalıktır. Teşhis konulduktan sonra tavuk hastalıkları tedavisi olarak kabuklara merhem veya yaralara iyot sürülmesi önerilir.
Başka bir örnek zehirlenmedir. Belirtileri; nefes tıkanıklığı, kusma ve ishaldir. Tavuk hastalıkları ile mücadele yöntemleri arasında yem konulan yerlere haşerelerle mücadele etmek için kullanılan zehirli maddeler yan yana konulmaması da vardır. Yemdeki besin miktarı yeterli düzeyde olmalıdır.
TAVUK HASTALIKLARI NELERDİR?
Kanatlı hastalıklar denildiğinde şunu unutmamalıyız ki erkenden tedbir almak hastalıkla mücadele etmekten daha kolay ve ucuzdur. Kümeslerde gerekli yem ve suların kullanılmaması, yeterli seviyede temizlik ve dezenfeksiyon olmadığında hastalık etkenleri kolayca yayılabilir.
Hastalıkların sınıflandırılması; mikroorganizmalardan ileri gelen bulaşıcı hastalıklar ve mikroorganizmalardan ileri gelmeyen bulaşıcı hastalıklar olarak ikiye ayrılır. Kanatlı hastalıkları arasında bulaşıcı karakterde olanlar bakteriyel, viral ve mantar kaynaklı hastalıklardır.
NEWCASTLE HASTALIĞI
Tavuklarda sıklıkla görülen ve bulaşıcı olan newcastle hastalığı yalancı veba adıyla da bilinmektedir. Virüsten kaynaklı ortaya çıkan hastalık tavuk dışında hindi, ördek ve kazlarda da görülmektedir.
Bulaşma yolları solunum veya sindirim sistemlerinden dolayı etrafa yayılır. Hatta insanlara bulaşma olasılığı da vardır. Kanatlı hayvanlardaki belirtileri; iştahsızlık, bitkinlik, hızlı solunum, öksürükle kendini belli eder. Kanat, bacak veya boyun felçleri meydana gelebilme olasılığı vardır.
Gençler bu hastalıktan daha çok etkilenir ve yumurtayı kalitesizleştirir. Kirli ve bakımsız kümeslerde kolayca ortaya çıkabilir. Ortaya çıktığı yerde tavukların yaklaşık %90’nını öldürebilir.
KÜMES HAYVANLARINDAKİ BULAŞICI BRONŞİT
Bulaşma riski yüksek olan akciğer hastalığıdır. Kuş koronası olarak bilinir ve kümes hayvanlarındaki bulaşıcı bronşit kuştaki sindirim, solunum ve üreme organlarına zarar verir. Daha önce hastalanan hayvanların dışkısı ve burun akıntısı bu hastalığın en önemli nedenidir.
Bu virüs horozlar ve yabani kuşlarda da görülür. Belirtileri; öksürük, hırıltılı solunum, hapşırma ve nefes darlığı, burun akıntısı, kaşıntı ayrıca bunların yanında yumurtlama hızında azalma, yumurta kabuğundaki renk değişimi ve yumuşama gözlenmektedir. Hastalanmış tavukların yumurtalarından çıkan civcivlerde görüldüğü için civciv hastalıkları içerisindedir. Tavuklarda solunum yolu tedavisi antibiyotik verilerek yapılabilir.
GUMBORO (BULAŞICI BURSAL HASTALIĞI)
Tavuklardaki bulaşıcı olup orta derecede öldürücü bağışıklık sistemini çökerten bir hastalıktır. Gumboro sindirim yoluyla bulaşır. En erken belirtisi tavukların birbirini gagalamasıdır. Bunun dışında depresyon, sulu beyaz ishal, kabarık tüyler, susama ve zayıflama, hareket etmede isteksizlik gözlenmektedir.
MAREK HASTALIĞI
Kuş felci olarak bilinen marek hastalığı lenfositlerde birikme yaşanarak bulaşıcı ve öldürücü viral bir hastalıktır. En yaygın bulaşma yolu solunumdur. Bulaşması çok hızlı gerçekleşir. Hastalığın kuluçka süresi yaklaşık 150 gün sürer.
Marek hastalığı belirtileri; lösemiye benzer şekilde başta, uzuvlarda normal olmayan pozisyonlar, yorgunluk, yumurtlamada azalma ve ilgisizlik gözlenmektedir. Sinir sistemine zarar vermesi nedeniyle felç, topallık, tavuk göz hastalıkları içerisinde körleşme ve renk değiştirerek grileşme oluşturur. Tedavisi yoktur.
SALMONELLOZ
Çok yaygın ve bulaşıcı olan bakteriyel bir hastalıktır. Salmonelloz tavuk tifosu olarak da bilinmektedir. Hızlı ve yavaş olarak iki formda kahverengi ve beyaz hatlarda görülür. Kahverengi beyaza göre daha duyarlıdır. Direkt ağız yoluyla, deriden ve solunumdan bulaşabilir.
Salmonelloz belirtileri; durgunluk, sarı ya da yeşil ishal, yüksek ateş ve fazla su tüketimi görülmektedir. Ayrıca karaciğer ve dalakta büyüme gerçekleşir.
AVIAN ENFLUENZA (KUŞ GRİBİ)
İnsanlara yayılabilen tehlikeli tavuk hastalıkları içerisinden bir örnektir. Orthomyxoviridae virüsünden kaynaklanan kuş gribi kümeste tüm tavuklara bulaşabilir.
Kuş gribi belirtileri; ishal, şekilsiz yumurta oluşumu, tüy dökümü, ibik morarması, vücut sıcaklığında dalgalanma, ağız veya burundan akıntı şeklinde görülür. Öldürücü etkisi olduğu da unutulmamalıdır.
TAVUKLARDA MYCOPLASMA
Mycoplasma enfeksiyonu eklem yangısı nedeniyle tavuklarda geç gelişmeye sebep olur. Bulaşma yolu anadan civcive yumurtayla olur. Ergin tavuklarda ve hindi palazlarında yaygındır.
Mycoplasma belirtileri; yorgunluk, bacak ve kanatlarda şişkinlik, göğüs kısmında kabarcıklar, su ve yem tüketiminde ise azalma gerçekleşir.
PULLOROZ
Tavuklarda bağırsak enfeksiyonuna yol açarak yumurtalıklarda da iltihaplanmaya neden olur. Vücuda girdiğinde patojen örnek olarak bağırsak mukozasından başlayarak mide, akciğer sistemlerine bulaşır.
Yumurtadan çıkmış olan çoğu civciv akut zehirlenme belirtileriyle pulloroz taşıyıcısıdır. Üreme döneminde tüm vücutta yayıldığı için embriyonun ölümüne yol açabilir.
MİKROORGANİZMALARDAN İLERİ GELMEYEN HASTALIKLAR
Bulaşıcı olmayan yani mikroorganizmalardan ileri gelmeyen hastalıklar 3 başlık altında incelenir. Bu hastalıklar; beslenme eksiklikleri, metabolik bozukluklar ve genetik hastalıklardır.
Mikroplar aracılığıyla hayvanlar arasında yayılmaz. Her ne kadar bulaşıcı olmayan tavuk hastalıkları denilse de bazı koşullarda büyük zarar vererek ekonomik kayıplar yaşatabilir.
BESLENME EKSİKLİKLERİ
Beslenme eksiklikleri hayvanlara verilen yem karışımlarında protein, mineral, aminoasit, vitamin, karbonhidrat ve yağ miktarları yeterli miktarda bulunmadığı için ortaya çıkar. Örneğin A vitamini tavuklarda göz iltihabı tedavisi için kullanılabilir. E vitamini ve selenyum eksikliğinden kaynaklı olarak tavuklarda denge bozukluğu tedavisi uygulanabilir. Kalsiyum yeterli miktarda bulunmadığında kemik zayıflığı görülür. Bunun sonucunda tavuklarda çökme hastalığı tedavisi uygulanmalıdır.
Bahsettiğimiz marek hastalığı gibi tavukların ayak hastalıkları beslenme eksikliklerini ortaya çıkarabilir. Bunlardan biri Tibial dyscondroplasia hastalığı mantar toksinleri yüzünden oluştuğu için sodyum ve potasyum eksikliği yaratır. Bu yüzden tavuklarda ayak mantarı tedavisi gerektirir.
METABOLİK BOZUKLUKLAR
Kimyasal maddelerin ya da bitkisel kökenli zehirlerin yemlerde gereken miktardan fazla olması sonucunda metabolik bozukluklar yaşanır.
Besinlerin ya da yemlerin küflenmesiyle mikotoksinler adı verilen zehirli maddeler meydana gelir. Hayvanın sinir sistemini bozar. Sindirim sistemlerinde yaralar oluşturur ve yumurtaların kalitesini düşürür. Tavuklarda ibikleri solgunlaşır. Küflü yemlerden kesinlikle kaçınılmalıdır.
GENETİK HASTALIKLAR
Genetik hastalıklar hayvanlarda nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmektedir. Bazıların da ise yumurtlama döneminde civcivin yumurta içerisindeki gelişimi kuluçkadaki hatalar yüzünden anormallikler yaratabilir.
TAVUK HASTALIKLARI NASIL ÖNLENİR?
Kanatlı sektöründe karlı bir üretim için yapılması gerekenler; kümeste hastalığın çıkmasını engellemek ya da yayılmasını minimum düzeye indirmektir.
Tavuk hastalıkları nasıl önlenir konusunda biyogüvenlik tedbirlerine uymak önemlidir. Kanatlıların sağlığını tehlikeye atan bakteri, virüs, protozoa, parazit ve mantarların neden olduğu birçok hastalık ortaya çıkmaktadır.
Biyogüvenlik ise işletmelere hastalıkların bulaşmasına karşı alınacak tedbirleri kapsar. Temel olarak iki ilkeden oluşur. Bunlar; enfeksiyonun kümese girmesine engel olmak ve bulaşan enfeksiyonun kümes içinde yayılmasını önlemektir.
Biyogüvenlik, temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri, işletmelere ziyaretlerinin sınırlandırılması, hastalıkların işletmeye taşınmaması gibi birçok maddeden oluşmaktadır.
Tavuk hastalıkları ile mücadele yöntemleri içerisinden biri aşı uygulanmasıdır. Aşılama yöntemleri; içme suyu ile aşılama, göz ve buruna damla, gaga daldırma ve enjeksiyonla yapılabilir.
Kanatlı hastalıkları birçoğu viral kökenli olduğu için tedavileri bulunmamaktadır. Örneğin marek hastalığı tavuk ayak hastalıkları ve tedavisi yoktur. Tavuk hastalık ve tedavileri bakteriyel kaynaklı olduğunda ise antibiyotikle iyileştirilebilir.
Kanatlı hayvan hastalıkları içerisinden biri olan Salmonella enfeksiyonundaki gibi tamamen hastalığı kontrol altına alıp yok edebiliriz.
Tavuk hastalıkları doğal tedavisi denildiğinde aklınıza soğan, sarımsak, sirke ve limon ile hazırlanan el yapımı antibiyotik gelebilir. Bununla birlikte doğal yollarla da tavuk hastalıkları tedavisi yapılabileceğini öğrenmiş olduk.
TÜRKİYE’DE TAVUK HASTALIKLARININ EKONOMİK ETKİLERİ
Türkiye’de yeterli ve dengeli beslenmek için hayvansal proteini kolay ve ucuz yoldan elde etmek büyük önem taşımaktadır. Nüfusun gün geçtikçe artması ve kırmızı et üretiminin azalmasıyla protein açığının kapatılması tavukçuluk sektörü sayesinde sağlanmış olur.
Türkiye’de 2005 yılının ekim ayına kadar hızla gelişen bu sektör tavuk hastalıkları arasında yer alan kuş gribi virüsünün ortaya çıkmasıyla gerilemeye başlamıştır. Viral hastalıklardan biri olması tavuk hastalıkları tedavisi olmayan grupta yer aldığını göstermektedir. Tüm kanatlılarda %10-%100 aralığında ölüme yol açmaktadır.
Türkiye’de ilk kez Balıkesir’de bu hastalık 5 Ekim 2005’te tespit edilmiştir. Yaygınlaştıkça beyaz et firmaları zararına satış yapmak zorunda kaldığı için ‘Bol olan malın fiyatı düşer’ mantığıyla ilerlemişlerdir. Bu kanatlı hastalıkları sektörün %50 oranında küçülmesine sebep olmuştur. Kuş gribi sonrası Türkiye’de tavuk hastalıklarının ekonomik etkilerine kanıt olarak önemli oranda kayıp yaşandığı gözlenmiştir. Bazı tüketiciler fiyatların düşmesini fırsat bilerek daha çok tavuk eti satın almıştır.
Yani geliri düşük olan ailelerin protein ihtiyacını beyaz etle karşıladığı kanıtlanmış oldu. Sağlıklı tavuklar yetiştirmek amacıyla üreticilerimize düzenli olarak eğitim verilmeli ve kontrolleri ihmal etmemelidirler.
Sonuç olarak; artan nüfusla birlikte tüketeceğimiz besin kaynaklarına daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Protein ise vücudumuzun sağlığı için son derece önemlidir. Hemen akıllara ucuz ve kolay ulaşabileceğimiz tavuk gelmektedir.
Beyaz et tüketiminin artışıyla sağlık problemleri de meydana gelmiştir. Tavuklara uygun beslenme ve bakım yapılmasıyla üretimde insan sağlığını koruyacak sağlık kontrol programları uygulanmasına dikkat edilmelidir.
Ayrıca hayvancılık konusuyla ilgileniyorsanız, sitemizde yer alan “Türkiye’de Hayvancılık Faaliyetleri” adlı içeriğimize de göz atabilirsiniz.
Yazan: Ziraat Mühendisi Zeynep Kartal