Çiftçi eylemleri gündemde biliyorsunuz.
Nedir eylemlerin en önemli nedeni? Para kazanamamak. Yani ekonomi. Tarımsal girdi fiyat endeksi de hafta başında açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu yıllık olarak yaklaşık yüzde 48’lik bir artışı verdi. Hadi bu oranı doğru kabul edelim. Geçen yıldan bu yana hangi üründe çiftçinin cebine giren para yüzde 48 arttı?
Çiftçi ürününü yola dökerken “aman ürünün kasasını atma, bir de kasa parası ödemeyelim” diyor. Kasa parası, plastik kasa…
Bir ekonomik güvence istersiniz, bir de sosyal güvence değil mi? Sosyal güvence sığınacağınız bir limandır. Ekonomik durumların kötü olduğu yıllarda sizi işinizde-gücünüzde tutan, güç ve cesaret veren, umut ve sabır aşılayan nedir?
Özellikle beyaz ve mavi yakada, sosyal güvenliktir. Ancak iş çiftçilerimize gelince durum çok değişir. Kırsal kesimde özellikle çiftçilerimiz için bu kazanamama durumu sosyal güvenliği de doğrudan etkiler.
Çiftçimiz için ekonomik güvence olmayınca, sosyal güvencenin de hiçbir önemi yoktur haydi küçük bir eleştiri; gereği de yoktur.
Tarım kesiminde bu konuda neler yaşanıyor? Çiftçi eylemleri gündemdeyken bu konuyu da unutmamak, hatta birlikte düşünmek gerekiyor. Çiftçimiz sosyal güvenlik sisteminden çıkıyor. İsteyerek değil, mecburiyetten çıkıyor. Neden? E primini ödeyemiyor da ondan.
3 yıl önce bir milyona yakın çiftçimiz sistemin içindeydi, yani primini ödeyebiliyordu. Ayda 15 gün prim ödeyip, BAĞKUR’lu olmaya devam ediyordu. 2023 yılına gelene kadar adım adım adım bu süre ne kadar oldu? Ayın tamamı. Yani 30 gün.
Çiftçinin şehirde çalışandan bir farkı kalmadı. Bu aynı zamanda çiftçimizin ödeyeceği priminde iki katına çıkması demekti. 15 günü zor ödeyen çiftçi şimdi ayın tamamını ödemek durumunda kaldı. Aslında ödemek durumunda kaldı sözü yanlış oldu. Ödeyemiyor çünkü.
Yetmedi, şehirde çalışan 7000 günden emekli oluyor, çiftçimiz 9 bin günde…
2023’te sigortalı çiftçi sayısı 500 binin altına düştü. Her şeyi kayıt içinde düşünürsek, şu anda 424 bin çiftçimiz var… Primini ödeyen çiftçi sayışımız bu…424 bin. Birkaç yılda üreticimizin yarısı sosyal güvenlik sisteminden çıkmış. Primini ödeyememiş ayrılmış. Sadece bir yıl içinde 50 bin kişi terk etmiş sistemi.
“Para kazanamıyorum, emekli maaşı da ortada, ben niye bir de sigorta primi ödeyeyim ki?” diye sormuş çiftçimiz kendi kendine ve sistemden çıkmış. En düşüğü 7 bin lira olan primini ödeyememiş çiftçimiz…
Bu için üretici, yani çiftçi boyutu. Bir de işçi boyutu var. Yani tarım sektöründe tarımda çalışan sigortalı işçi. Kaç kişiymiş eskiden 218 bin, şimdi 17 bin…
200 bin kişi nerede? Tarımdan kopmuş, iş bulabildiyse başka sektörlere gitmiş. İnşaata gitmiş, hizmet sektörüne gitmiş falan… Çiftçinin işçi çalıştıracak gücü olmazsa, sonuç başka ne olabilirdi ki…
500 bin çiftçi, 200 bin de işçi, toplam 700 bin kişi. Ailelerini de katın işin içine yaklaşık 3 milyon kişi eder.
Bu durumu gören gençler tarıma döner mi, üretime katılır mı? Bugün çiftçilerin yaş ortalaması 58 civarında. Mevcut çiftçilerimiz yaşlanıyor ve sistemden çıkıyor.
Sigorta primlerinin düşürülmesi, gençlere ve kadınlara ayrıca indirim ve prim ödeme gün sayısını eskisi gibi 15 güne indirmek gerekiyor… Genç ve kadın çiftçilerimizin sistemde yer almazsa, gıda güvenliğimiz tehlikeye girer bu kesin, kesin de mevcut ekonomik koşullarda olur mu? Çok zor görünüyor.
Tarım Gazetecisi: Galip Umut ÖZDİL