Son iki yılda gıda milliyetçiliği, gıda korumacılığı, gıda güvencesi gibi birçok kavram ile tanıştık. Aslında bu kavramlar uzun zamandır hayatımızdaydı, ancak ne zaman ki Covid-19 pandemisi ile evlere kapandık, sınırları kapattık, taşımacılığı durdurduk, pencereden bile başımızı uzatmaya, sevdiklerimize bile selam veremeye korktuk, işte o zaman tanıştık.
Gıdanın önemli ile tanıştık, tarımla tanıştık, en büyük emekçilerimiz çiftçilerle tanıştık. Gıdaya erişememekten korktuk, markette rafların boş kalmasından korktuk, haklı olarak fiyatların yükselmesinden, bolluk döneminin bitmesinden korktuk…
Ama hiçbir zaman israf etmekten korkmadık!
DÜNYA GENELİNDE HER YIL ÜRETİLEN GIDANIN ÜÇTE BİRİ İSRAF EDİLİYOR
Her geçen gün artan dünya nüfusunun, 2050 yılına gelindiğinde 10 milyara ulaşması bekleniyor. Büyüyen dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak için gıda üretiminin mevcut miktara göre yüzde 60 artırılması gerekiyor. Artan nüfusla beslenme ihtiyacı artarken, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme 2021 Raporu’na göre dünyada her yıl 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Artan nüfus azalan kaynaklar, iklim krizi, karbon emisyonları karşısında israfa dur demek artık mecburiyet olmanın çok ötesine geçmiş boyutlarda.
İsviçre ve Hindistan’daki araştırmacılar tarafından 2020 yılında yapılan bir çalışmaya göre, ortalama bir Amerikalı günde 700 kaloriden fazla gıda israf ediyor. Yani, önerilen günlük alım miktarının yaklaşık üçte biri. Avrupa’da bir yıl boyunca kişi başı gıda israfı 127 kilogram. Aslında hane halklarında bu rakam 70 kilogram, çünkü Avrupa’da israfın yüzde 45’lik kısmı gıda ürünleri ve içecek üretimi, restoran ve perakendeciler gibi gıda tedarik zincirinde yaşanıyor.
Çin’de yıllık toplam israf 91.6 milyon ton, kişi başına yıllık israf 64 kilogram, Japonya’da yıllık toplam israf 8.1 milyon ton, kişi başına israf 64 kilogram, Hindistan’da yıllık toplam israf 68.7 milyon ton, kişi başına israf 50 kilogram, Almanya’da yıllık toplam israf 6.2 milyon ton, kişi başına israf 75 kilogram, Fransa’da yıllık toplam israf 5.5 milyon ton, kişi başına israf 85 kilogram. İngiltere’de ise yıllık toplam israf 5.2 milyon ton, kişi başına israf 77 kilogram ortalamasında.
Türkiye de ne yazık ki gıda israfının en fazla olduğu ülkelerin başında geliyor. Türkiye’de yılda yaklaşık 26 milyon ton gıda israf ediliyor. Bu israfın kişi başı karşılığı 93 kilogram civarında. Rakam oldukça yüksek ve üzücü. Burada önemli nokta şu ki, israf edilen gıdanın büyük bir bölümünü de ekmek oluşturuyor, günde 4, 9 milyon somun ekmek çöpe gidiyor.
BİR YANDA İSRAF DİĞER YANDA AÇLIK
Her yıl 1,3 milyar ton gıda israf edilirken açlık çeken insan sayısı da her geçen gün artıyor.
Dünyada 3,1 milyar kişi düzenli ve sağlıklı beslenemezken, 828 milyon kişi (FAO) açlık çekiyor. Açlık çeken ve düzenli beslenemeyen insanların büyük bölümü Sahra Altı Afrika ülkelerinde yaşayan insanlar.
Oysa israf edilen gıdanın sadece dörtte biri bile kurtarılırsa 800 milyon fazla kişi açlıktan kurtulabilir. Dünyada yapılan gıda israfının parasal değeri yaklaşık 1 trilyon dolar, bu rakam bile açlık sorununu çözmeye yetebilir.
FRANSA, İTALYA, İSPANYA GIDA İSRAFINI ‘YASA’ İLE ENGELLİYOR
Birleşmiş Milletler ve FAO israfın azaltılması için birçok çalışma yürütüyor. Gıda israfının azaltılması için yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi, gıdaların organik gübre ve biyolojik gaz olarak dönüştürülmesi ve gıda yönetiminin iyileştirilmesi gibi gıda israfına karşı önerilen bu tedbirlerle hedef gıda israfını en az yüzde 50 azaltmak. Fransa ve İtalya’nın ardından İspanya’da gıda israfı önlemek için Avrupa Birliği’nin yasa çıkaran üçüncü ülkesi oldu. Fransa, 2016’da çıkardığı kanunla, perakendecilerin yiyecekleri çöpe atmasını yasaklamış ve ihtiyacı olanlara dağıtılması için STK’larla işbirliğine zorlamış ve para cezası yaptırımını devreye sokmuştu. İtalya’da yeni atık yasası olarak bilinen yasa ile gıda israfının kademeli olarak azaltılması planlanmıştı. Yasa ile işletmeler tarihi biraz geçmiş gıdaları bağışladığı için cezalarla karşılaşmıyor ve gıda bağışladıkça daha az atık vergisi ödüyor.
İspanya, gıda hala tüketim için güvenli olduğu sürece, süpermarketlerin son kullanma tarihi yaklaşan yiyecekleri olduğunda, bunu indirimli olarak satmaları ve bozulmadan önce bağışlamaları zorunluluğu getirdi. Yasaya uymayanlara 60 bin euro para cezası verilecek.
GIDA İSRAFI DOĞAL KAYNAKLARIMIZ ÜZERİNDE BASKI OLUŞTURUYOR
Gıda kayıpları veya gıda israfı maalesef yalnızca tabakta değil üretimden tüketime kadar gıda arzı zinciri boyunca, üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri ya kayboluyor ya da israf oluyor. Bu nedenle gıda israfı yalnızca tüketicilerin sorunu olmamakla birlikte çiftçiler, tüketiciler, gıda değer zincirindeki diğer paydaşlar için ekonomik zarar anlamına geliyor. Bir de bu sürecin çevre boyutu var tabii, üretim prosesleri boyunca harcanan su, enerji, toprak yani özetle çevremiz ve doğal kaynaklarımızın üzerindeki baskı artıyor.
Tarımın geleceği için israf konusuna sıklıkla dikkat çeken önceki dönem Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, sürdürülebilir tarım için israfın muhakkak engellenmesi gerektiğini belirtti.
“İSRAF EDİLEN YALNIZCA GIDAMIZ DEĞİL SUYUMUZ, TOPRAĞIMIZ, HAVAMIZ”
Işıkgece, 1 kg et için 15 buçuk ton su, 1 kg peynirin üretimi için 5 ton su harcandığını, tohumun topraktan satış noktasındaki sürecine kadar ciddi kayıplar yaşandığını anlattı:
“Gıda tedarik zincirinde tohumun toprakla buluşmasından satış noktasına gelinceye kadar kayıp yüzde 14, satış noktasından buzdolabımıza ve tabaklarımıza gelinceye kadar ise gıdanın üçte biri israf ediliyor. Bu aşamada otel ve restoranlar israfta lider konumda. Ülkemizde yılda 18.8 milyon ton yani 625 bin çöp kamyonu gıda israfı ediliyor. Bu israftan yüzde 2 tasarruf etsek tasarruf tutarımız 10 milyar oluyor. Yüzde beş tasarruf etsek 25 milyar kazanıyoruz. Bu rakam 377 bin ailenin bir yıllık asgari geçim rakamına eş değer. Dolayısıyla israf ve kayıpta aslında çöpe attığımız dünyadaki limitli miktardaki suyumuz, topraktaki minerallerimiz, işçilerimizin emeği, güneşimiz, havamız…”
TÜRKİYE’NİN GIDA İSRAFINA KARŞI ÇÖZÜMLERİ
Türkiye’de Tarım ve Orman Eski Bakanı Bekir Pakdemirli döneminde “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” adıyla 2020 yılında kampanya başlatılmıştı. Başlatılan kampanya ile gıda kayıpları ve israfın azaltılması, gıda güvenliği ve beslenme destek programlarının etkin bir biçimde yürütülmesi hedefleniyordu. Bugün hala sürdürülen Gıdanı Koru kampanyası kapsamında, tüketicilere “israfsız mutfak” alışkanlığı kazandırılması için eğitimler veriliyor. Yine kampanya ile “Gönüllü Son Hasat” etkinlikleriyle de tarlada kalan ürünleri gönüllü gençlerin emeğiyle kurtarıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması sağlanıyor.
Tarım Bakanlığı kampanyayla bir yılda, hanelerde, 80 milyon dolar tasarruf sağlandığı açıkladı. Özellikle son tüketim tarihi noktasında bilincin arttığını, yanlış porsiyon planlamasından kaynaklanan gıda israfının yüzde 22’den yüzde 13’e düştüğü, israf edilen gıdaların yeniden değerlendirilme oranının yüzde 45’den, yüzde 55’e çıktığını, gıda atıklarından kompost yapanların oranının yüzde 3’ten yüzde 6’ya çıktığını belirtti. Bakanlık gıda kaybına karşı bir projeyi daha hayata geçirdi. Yemlerin Piyasaya Arzı ve Kullanımı Hakkında Yönetmelik değiştirilerek lokanta, otel, fabrika gibi toplu yemek tüketim yerleri ile hazır gıda üretim işletmelerindeki gıda artıklarının hayvanlar için yeme dönüştürülmesi için adım atıldı.
Rakamlar elbette yeterli değil ama umut verici…
Yazan: Gazeteci Merve Ekinci