İklim Ağı, Türkiye’nin açıkladığı 2035 iklim hedefinin, sera gazı emisyonlarını azaltmak yerine 2023’e kıyasla yüzde 16 artış öngördüğünü bildirdi. Açıklamada, bugünden itibaren azaltıma başlanmaması halinde toplumun iklim krizine karşı direnç kazanamayacağı vurgulandı.
“İKLİM HEDEFİ ARTIRIM ÜZERİNDEN AZALTIM İÇERİYOR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde Türkiye’nin 2035 yılı Ulusal Katkı Beyanı’nı açıkladı. Hedefin ardından değerlendirme yapan İklim Ağı, açıklamanın sivil toplum görüşleri alınmadan hazırlandığını belirtti. Açıklamada, “Türkiye’nin iklim hedefi, emisyonlarda mutlak bir azalma değil, öngörülen artıştan azaltım içeriyor. Bu, 2035’te emisyonların 2023’e kıyasla yüzde 16 artacağı anlamına geliyor.” denildi.
KÖMÜR VE TORBA YASA ELEŞTİRİLERİ
İklim Ağı, kömürlü termik santrallara yönelik teşvik planı ve Torba Yasa’nın doğa koruma ilkelerini göz ardı ettiğini hatırlattı. Açıklamada, “Yenilenebilir enerji yatırımları doğayı tahrip ederek değil, halkın katılımıyla hayata geçirilmeli. Aksi durumda iklim dostu çözümler, yeni ekolojik ve toplumsal sorunlar yaratır.” ifadeleri yer aldı.
STK’LARDAN ÇAĞRI: “FOSİL YAKITLARDAN ÇIKIŞ ŞART”
İklim alanında çalışan kuruluşlar, Türkiye’nin 1,5 derece hedefiyle uyumlu adımlar atması gerektiğini vurguladı. STK temsilcileri, kömür tüketiminin sıfırlanması, fosil yakıt teşviklerinin kaldırılması, adil geçiş mekanizmasının kurulması, korunan alanların yüzde 30’a çıkarılması ve agroekolojik yöntemlerin yaygınlaştırılması çağrısında bulundu.
“KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK”
WWF-Türkiye’den yapılan açıklamada, “Emisyonlar artmaya devam ederse ülkemiz kuraklık, sel ve gıda krizi gibi sorunlarla karşı karşıya kalacak. Türkiye bugünden itibaren emisyonlarını azaltmalı, kömürden çıkış planını açıklamalı.” denildi. Avrupa İklim Eylem Ağı ise, mevcut hedefin ülkeyi daha kırılgan hale getirdiğini belirterek daha iddialı azaltım hedeflerine ihtiyaç olduğunu kaydetti.
“DOĞA KORUMA EN GÜÇLÜ KALKAN”
Greenpeace Türkiye, 2035 iklim hedefinin doğa ve toplumu koruyacak somut adımlar içermediğini ifade etti. Açıklamada, “Emisyonların artmasına izin veren bu yaklaşım ormanlarımızı, tarım arazilerimizi ve sulak alanlarımızı geri dönüşsüz bir yıkıma sürüklüyor. Doğa koruma, iklim krizine karşı en güçlü kalkanımız olmalı.” denildi.
HUKUKİ YÜKÜMLÜLÜK VURGUSU
İklim hedeflerinin bildirilmesinin Paris Anlaşması kapsamında yasal zorunluluk olduğunu hatırlatan hukukçular, uygun olmayan hedeflerin ulusal ve uluslararası mahkemelere taşınabileceğini ifade etti.
Bu kapsamda, çevre örgütleri Türkiye’nin 2035 hedefini gözden geçirerek emisyon azaltımını bugünden başlatmasını, fosil yakıtlardan çıkışa yönelik tarih belirlemesini ve doğa korumayı merkeze alan bir yaklaşım benimsemesini istedi.