Merhaba değerli Webagron okuyucuları sizlerle bir arada olmaktan mutluluk duyuyorum. Sizlerle buluştuğum ilk köşe yazımda Antep Fıstığı gübrelemesi hakkında konuşmak istiyorum.
Antep fıstığı (Pistacia vera L.) bildiğiniz üzere ülkemiz açısından oldukça değerli bir bitkidir. İlaveten katma değeri oldukça yüksek olan Antep fıstığının, dünya üretimde söz sahibi birkaç ülkeden biri olduğumuzu ifade etmek yerinde olacaktır.
Antep fıstığı bitkisinden genel hatlarıyla bahsetmek istiyorum, Antep fıstığı (Pistacia vera L.), 3-10 metreye kadar boylanabilen, kışın yaprağını döken ve kuvvetli kök sistemi olan bir bitkidir. Yaprakları bileşik ve koyu renkte olup, üst yüzü parlak, alt yüzü ise mattır. Dioik ve rüzgârla tozlanan özellikte bir meyveye sahip olan Antep fıstığında erkek ve dişi çiçekler farklı ağaçlarda bulunmaktadır. Antep fıstığı zor koşullarda yetişebilen her bakımdan kanaatkâr bir bitki olup, taşlık ve kayalık, besin elementi bakımından fakir ve aşırı kireçli topraklarda yetişebilen bir bitkidir. Kışları serin bir iklim aramasına karşın esas olarak yüksek sıcaklık isteyen ve kuraklığa dayanıklı bir bitkidir. Antep fıstığının çiçekleri için gerekli özel soğuklama ihtiyacı olmakla birlikte meyvelerin olgunlaşması için ise sıcaklık mutlak gereklidir. Türkiye’de Antep fıstığı yetiştiriciliği yapılan alanlarda en fazla kullanılan anaçlar Melengiç (Pistacia terebinthus L.), Antep fıstığı (Pistacia vera L.), Buttum (Pistacia khinjuk Stocks.) ve Atlantik sakızı (Pistacia atlantica Desf.), en fazla kullanılan çeşitler ise Tekin, Uzun, Kırmızı, Siirt, Barak yıldızı ve Ohadi’dir.
Değerli tarım okurlarımız, sizlerle paylaşmak istediğim bir diğer husus ise üretim yoğunluğuna ilişkin veriler…
Ülkemizde Antep fıstığı üretimi yoğunlukla Güney Doğu Anadolu bölgesinde yapılmaktadır. Özellikle son yıllarda Antep fıstığı üretim alanı ciddi anlamda artış göstermiştir. Dolayısıyla üretim miktarı da artış göstermeye başlamıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi topraklarında yüksek kireç ve pH içeriği ile birlikte organik maddenin düşük olması nedeniyle başta Fosfor, Azot, Demir, Çinko ve Mangan olmak üzere birçok makro ve mikro besin elementleri bitki tarafından alınabilir formlarda bulunamamaktadır. Bu nedenle dengeli ve düzenli bir gübreleme programının oluşturulması bir zorunluluktur. Bölge çiftçisinin gübreleme konusunda “Antep fıstığı çok bakım istemez” düşüncesi nedeniyle birçok alanda sulama ve gübreleme çok fazla yapılmamaktadır. Ancak son yıllarda bölgeye gelen sulama projeleri ve çiftçilerin bilinçlendirmesiyle bu konuda ciddi yol alındığını söylemek yanlış olmaz. Sizlere kısaca yıl içinde Antep fıstığı gübrelemesinin nasıl yapılması gerektiği hakkında bilgiler vermek istiyorum.
ANTEP FISTIĞI GÜBRELEMESİ
Antep fıstığı yetiştiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı Antep fıstığı gübreleme programı oluşturulurken hasat sonrası dönemde (Kasım ayı) toprak örneği ve yıl içinde belirli zamanlarda (örn: Ben Düşme) yaprak örnekleri alınmalı ve gerekli analizler yaptırılıp gübreleme programı bu şekilde oluşturulmalıdır. Bu konu oldukça önemli olup hem maliyetin en aza inmesini hem de toprak sağlığının korunması bakımından önemlidir. Öncelikle Güneydoğu Anadolu bölge toprağının yüksek kireç içeriği ve pH’sı nedeniyle kış aylarında toprak yapısını iyileştirmek ve toprak ıslahı amacıyla kükürtlü gübre uygulamaları önerilebilir. Antep fıstığı yetiştiriciliği yapılan alanlarda özellikle yüksek kireç ve pH içeriği sebebiyle toprakta hareketliliği kısıtlı olan fosfor, bitkiler tarafından alınamamaktadır. Bitkiler toprakta bulunan fosfordan tam olarak yararlanamadığı için Antep fıstığında sağlıklı meyve gözü ve çiçek oluşumu gerçekleşememektedir. Bu nedenle Antep fıstığı alanlarında toprak ıslahı çalışmaları arttırılmalı ve fosforlu gübre uygulaması mutlaka yapılmalıdır.
Ülkemizin genelinde olduğu gibi Antep fıstığı yetiştiriciliği yapılan alanlarda genellikle organik madde düşüktür. Organik maddenin düşük olması Antep fıstığı ağaçlarının bitki besin elementlerinden tam olarak yararlanmasını engellemektedir. Bu anlamda Antep fıstığı bahçelerinde organik maddeyi arttırmaya yönelik uygulamalara önem verilmelidir. Örneğin üreticilere iyi yanmış çiftlik gübresi veya kompost, hümik asit uygulamaları önerilebilir. Antep fıstığı alanlarında görülen diğer bir sorun periyosite (var-yok yılı) olayıdır. Özellikle dengeli gübreleme ve sulama uygulamaları yapılmayan bahçelerde bu durum sıklıkla yaşanmaktadır. Bu anlamda Antep fıstığı bahçelerinde gerekli analizler yapılarak uygun zamanda ve dozda gübreleme ve sulama uygulamaları yapılmalıdır. Bunun yanında var yılında meyve gözü seyreltmesi yapılarak periyosite olayını en aza indirilebilir. Antep fıstığı meyvelerinin daha kaliteli ve iri olmasını sağlamak amacıyla damlama ve yaprak uygulamaları ile potasyum takviyesi yapılması önerilmektedir. Sulama yapılmayan bahçelerde ise çiçek sonu meyve tutumu ile birlikte mümkünse yağmur öncesi ağaç taç izdüşümüne çanak açmak suretiyle potasyum uygulaması önerilmelidir. Yapılan araştırmalarda özellikle Antep fıstığı yetiştiriciliği yapılan alanların son yıllarda sulanmaya başlamasıyla Antep fıstığında artan ağaç kurumaları yaygınlaşmıştır. Yapılan çalışmalarda tespit edilen hastalıkların birçoğunun zayıflık paraziti etmenler olduğu ve çeşitli nedenlerden dolayı strese girmiş, bakımı zayıf, dengeli sulama ve gübreleme yapılmayan ağaçlarda zarar oluşturduğu ortaya konmuştur. Bu anlamda Antep fıstığı alanlarında dengeli bitki besleme, sulama ve koruyucu bakır uygulamaları yapılması önerilmelidir.
Geçmiş yıllarda Dr. Hüseyin TEKİN tarafından yapılan bir çalışmada Antep fıstığı ağacının yıl içerisinde saf olarak sırasıyla 800 gr Azot, 600 gr Fosfor ve 400 gr Potasyum ihtiyacı olduğu tespit edilmiştir. Özellikle azot uygulamasının oldukça önemli olduğu Antep fıstığı alanlarında üreticilerin artan hastalıklardan dolayı kısıtlı azot uygulamaları yaptığı görülmektedir. Bu durum kalite ve verim parametrelerini etkileyen önemli unsurların başında gelmektedir. Özellikle yeni nesil yavaş salınımlı (akıllı) azotlu gübrelerin kullanılması tavsiye edilerek, azot uygulamalarının dengeli ve yeterince yapılması sağlanmalıdır.
Antep fıstığı alanlarında son yıllarda artan kloroz oluşumu ve Fitoplazma benzeri etmenler sebebiyle üreticilerin aşırı miktarda demir içerikli ürünler kullandığı gözlemlenmiştir. Bu durum diğer bazı elementlerin alınmasını engellediği gibi toprakta fazla miktarda demirin birikmesine neden olmaktadır. Bu anlamda gerekli gübreleme analizleri yaptırılıp analiz sonucuna göre uygulama yapılmasını önerilmelidir. Bununla beraber fitoplazma benzeri etmenlerin floem dokusunda kolonize olduğu ve iletim demetlerini tıkayarak zarar oluşturduğu anlatılmalı ve iletim dokularını açıcı sistemik fungusit uygulamaların yapılması önerilmelidir. Son yıllarda yaşanan iklimsel değişikler sebebiyle abiyotik stres faktörleri (dolu, don, kuraklık vb.) bitki gelişimi başta olmak üzere birçok parametreyi olumsuz etkilemektedir. Gerek biyotik gerekse abiyotik stres fökterlerinin etkisini en aza indirmek ve Antep fıstığı ağaçlarını stres koşullarından hızlı bir şekilde çıkarmak amacıyla biyostimülant etkili ürünlerin kullanılması önerilmelidir. Antep fıstığı yetiştiriciliğinde üreticiler tarafından önemsenmeyen diğer bir konu ise ikincil ve iz elementli gübre uygulamalarıdır. Birçok üreticinin göz ardı ettiği ancak oldukça önemli olan ikincil ve iz elementli gübre uygulamaları uyanmadan hasat dönemine kadar gelişimin her aşamasında önemli roller üstlenmektedir. Bu anlamda yapılacak yaprak ve toprak analizleri doğrultusunda gerekli olan ikincil ve iz elementlerin mutlaka takviye edilmesi gerekmektedir.
ANTEP FISTIĞI ÜRETİM ALANLARINDA GÖZLEMLENEN BAZI ÖNEMLİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Toprak ve yaprak analizlerinin yapılmaması ve uygun gübreleme programlarının oluşturulmadan bilinçsiz gübreleme uygulamalarının yapılması. Düzenli bir sulama planının yapılmaması. Gerekli hijyen kurallarına uyulmaması ve yanlış kültürel işlemler sonucu bitkide yara dokusu açılarak zayıflık parazitlerinin bitkiye zarar vermesinin sağlanması. İkincil ve iz element uygulamalarının tam anlamıyla yapılmaması. Aşırı miktarda demirli gübre uygulamasının yapılması. Toprak ıslahı (pH ‘ı düşürmeye yönelik) ve organik maddeyi arttırmaya yönelik uygulamaların tam anlamıyla yapılamaması.
Tüm sorunların çözümü için öncelikle çiftçilerimizin bu konuda bilinçlendirilmesi, toprak ve yaprak analizlerinin yapılmasının teşvik edilmesi ve bu doğrultuda bir gübreleme programının oluşturulması sağlanmalıdır. Bölgenin iklim ve toprak yapısına uygun anaç ve çeşit seçimlerinin yapılması ayrıca önemli bir konudur. Bitki koruma uygulamalarının zamanın da ve dozunda mümkünse toplu bir şekilde yapılması faydalı olacaktır. Mümkünse bahçenin tamamına değil sadece sorunlu alanlara uygulama yapılarak doğal dengenin korunması sağlanmalıdır. Kültürel işlemler sırasında bitki zarar verilmemesi ve yara dokusunun açılmamasına dikkat edilmelidir. Özellikle son yıllarda artan iklimsel stres faktörleriyle mücadele için bitkilere sağlıklı bakmak ve bitkinin stresten en az düzeyde etkilenmesini sağlamak için ek aminoasit ve biyostimülant uygulamalarıyla bitkiye direnç kazandırılması gerekliliktir.
Keyifli okumalar diliyorum,
Ziraat Yüksek Mühendisi / Tarım Yazarı
Kander KOÇ