Daha Fazla Gör

    Son Yazılar

    AYÇİÇEĞİ GÜNDEMİ: FİYAT VE KURAKLIK DESTEĞİ

    Çukurova’da hasat başladı. Diğer bölgelerde de yakındır… Bu yıl yağış az, kuraklık had safhada, verim düşük…Zaten kendimize yeterli değiliz. 2 milyar doları aşkın paramız ithalata gidiyor. Konumuz: Ayçiçeği…

    Tarım ve Orman Bakanlığı hemen her ilde kuraklığın ayçiçeği üretimine etkisini araştırıyor. Kalite ne olacak bilinmez ama verimin düşük olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

    Türkiye’nin son 2-3 yıldır ortalama verimi dekara 275 kilodur. Ayçiçeği tarlaları yanlarından geçerken güzelliklerinden göz kamaştırıyor ama verimin 100 kilo olduğu, hatta bazı tarlalarda 100 kilonun altına düştüğü, dahası ayçiçeği üretiminin 3’te birinden fazlasını karşılayan Trakya’da hiç hasat yapılamayacak tarlalar olduğu bilgisi geliyor. Tunca Nehri var, Meriç Nehri var ama debi o kadar düşük, durum o kadar kötü ki Bulgaristan suyu biraz salsa bari diyor üretici. Konya’da o şansta yok.

    Çiftçimizin gözü fiyatlarda. Çukobirlik’in açıkladığı kilo başına brüt 15 lira 30 kuruşluk fiyatı çiftçi yeterli bulmuyor. Neden yeterli bulmuyor? Çünkü bu 15 lira 30 kuruşluk fiyat geçen senenin yüzde 24,4 fazlası sadece. Maliyetler ise bu oranın tam 4 katı arttı. Üstüne kuraklık ve verim düşüklüğü eklendi. Maliyetin 24-25 lira olduğunu söyleyen üretici temsilcilerimiz var. Çiftçimiz Trakyabirlik,  Karadenizbirlik ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nden buna göre fiyat bekliyor.

    2 milyon 200 bin ton ayçiçeği üretimimiz var. Kendimize yeterliliğimiz yüzde 50’nin biraz üzerinde. 20 sene evvel yeterlilik oranımız yüzde 80’den fazlaymış. 81 vilayetin 60’ında ayçiçeği üretiliyor, uzun vadede üretim alanları da artıyor ama yeterlilik oranımız düşüyor, çünkü tüketim artıyor.

    Artan tüketim ithalat yoluyla kapatılıyor. Dikkat, milyon değil, 2 milyar dolardan fazla ithalat faturası ödüyoruz. Türkiye, temel gıda maddelerinden en çok yağlı tohumlar ve bitkisel yağa döviz ödüyor. Dünyada en çok ayçiçeği ithal eden ülkeler arasında ilk 3’ü hiç bırakmıyoruz. Ülkemiz üzücüdür ki, bitkisel yağ üretiminde Karadeniz havzası ülkelerine muhtaç durumda.

    Bizzat Tarım ve Orman Bakanlığının raporunda ‘’İklim ve toprak özellikleri dikkate alındığında, yağlı tohumlu bitkilerin üretimi bakımından Türkiye’de büyük bir potansiyel mevcut olmasına rağmen yeterli ekim alanı ve üretim artışı sağlanamamıştır.’’ diye yazıyor.

    Geçen yıl Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’ye kilo başına kuraklık desteği verilmişti. Çiftçimiz bu yılda üstelik kilo başına değil, dekar başına destek istiyor.

    Çiftçilerimiz yüksek girdi maliyetlerini karşılayarak üretimini devam ettirmekte zorlanıyor, buna karşılık tüketicilerimiz ise uygun fiyatla yağ alamıyor. Son bir yılda market fiyatları yüzde 50 arttı. Yani, rafa söz geçiremiyoruz, tarlaya yükleniyoruz. Tarlaya yüklenmek demek, çiftçi fiyatlarına baskı yapmak yada düşük alım fiyatı açıklamak demek…Bu da üretimin geleceğini tehdit eden en önemli unsur…

    Üretim planlamasına önümüzdeki sezon geçeceğiz biliyorsunuz.  Ayçiçeği mutlaka planlama içinde olmalı. İkinci kez tekrarlıyorum biliyorum ama 2 milyar doları aşkın ithalat faturası ödediğimiz ve yüzde 50 yeterliliğimiz olan bir üründe mutlaka fiyat ve pazarlama garantisi olmalı. Maliyet artışıyla paralel bir fiyat ve destekleme miktarı planlamanın öncesinde duyurulmalı.

    Çabuk unuttuk ama hatırlatalım; pandemi döneminde devletin Tarım Kredi Kooperatifleri Marketleri stokçuluk olmasın diye aynı anda 2 şişe yağı satamamıştı. Rusya ve Ukrayna’dan uzun süre gelmeyen gemileri limanlarımızda görünce halay çekmiş, TV’lerden canlı yayınlamış, gemiler daha limana yanaşmadan Ayçiçek yağı fiyatlarında düşüş var mı diye bakmıştık.

    Son Yazılar

    Önerilen Yazılar

    ×
    ×