Daha Fazla Gör

    Son Yazılar

    DEPREM İLLERİNDE TARIMSAL ÜRETİM

    Takvimler 6 Şubat 2023’ü gösteriyordu. Tam da yeni haftaya başlayacaktık ki Kahramanmaraş’tan gelen acı haber hepimizi yasa boğdu. İlki 04.17’de Pazarcık merkezli 7,7 büyüklüğünde ve ikincisi saat 13.24`te Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde meydana gelen depremler 11 farklı kentte yıkıma neden oldu. Binalar yerle bir olurken binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti.

    11 KENT TARIMSAL ÜRETİMİN YÜZDE 16’SINI KARŞILIYOR

    Depremin vurduğu 11 kent Türkiye tarımsal üretiminin yüzde 16’lık kısmını karşılıyor.

    TÜİK 2022 yılı verilerine göre Türkiye’deki 238 milyon dekar tarım alanının 37,7 milyon dekarı deprem bölgesindeki 11 ilde bulunuyor. Bu veriler de gösteriyor ki 11 ili vuran deprem felaketinden olumsuz etkilenen sektörlerden biri de tarım.

    Tarım Deprem Platformu’nun açıklamasına göre, deprem bölgesindeki 4.900’ü aşkın köyde 2,5 milyonu aşkın kırsal nüfus yaşıyor. Kayıtlı çiftçi sayısı 270 bin.

    DEPREM İLLERİNDE MEYVE BAHÇESİ ALANI 355 BİN, SEBZE ALANI 109 BİN HEKTAR

    Deprem illerinde tarım alanlarının kullanımına ilişkin verilere baktığımızda; Bölgede en geniş tarım alanı 1,1 milyon hektar ile Şanlıurfa’da bulunuyor. Şanlıurfa’yı Diyarbakır, Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay takip ediyor.

    Bölge illerinin toplam meyve bahçesi alanı 355 bin hektar ve sebze bahçeleri alanı 109 bin hektar. Bu alanlar ülkemiz toplam meyve üretiminin yaklaşık %10’u ve sebzenin de %15’ini karşılamaktadır. Ülkemizde 2,9 milyon hektar olan nadas alanı bölge illerinin toplamında 256 bin hektar kadardır. Bu değer, bölge illerinde yılın her döneminde bitkisel üretim yapılabildiğini göstermektedir

    DEPREM İLLERİNDE TARLA BİTKİLERİ EKİM ALANI 2,6 MİLYON HEKTAR

    2022 yılı verilerine göre depremin etkilediği 10 ilde başta buğday, mısır, pamuk, mercimek gibi önemli ürünler olmak üzere toplam tarla bitkilerinin ekim alanı yaklaşık 2,6 milyon hektardır. Bu ekim alanı ülkemiz toplamının (16,5 milyon hektar) %16’sını kaplamaktadır.

    Bölgede en fazla buğday ekim alanı 292 bin ha ile Şanlıurfa, 276 bin ha ile Diyarbakır, 142 bin ha ile Adana ve 140 bin ha ile Kahramanmaraş illerinde yer almaktadır.

    Deprem Bölgesi illeri, ülkemizin yaklaşık 900 bin ha olan toplam mısır ekim alanın 1/3’ini, 342 bin hektar olan toplam mercimek ekim alanının 1/3 ve 573 bin ha olan toplam pamuk ekim alanının da 4/5’ünü karşılamaktadır.

    ŞANLIURFA, MISIR VE PAMUK EKİMİNDE İLK SIRADA

    En fazla mısır ekim alanı Şanlıurfa (121 bin ha), Adana (86 bin ha), Osmaniye (39 bin ha) ve Kahramanmaraş (27 bin ha) illerinde bulunmaktadır. En fazla pamuk ekim alanı 242 bin hektar ile Şanlıurfa’da bulunuyor. Şanlıurfa’yı 82 bin hektar ile Diyarbakır, 45 bin hektar ile Hatay ve 30 bin hektar ile Adana illeri izliyor.

    DEPREM BÖLGESİ İLLERİNİN BİTKİSEL ÜRETİM DEĞERİ 17 MİLYON TON

    2022 yılı Türkiye toplam bitkisel üretim miktarı yaklaşık 128 milyon ton olup, bunun 70 milyon tonu tarla bitkilerinden, 31 milyon tonu sebze üretimini ve 26 milyon tonu meyve üretiminden sağlanmaktadır. Deprem bölgesi illerinin toplam bitkisel üretim değeri ise yaklaşık 17 milyon tondur. Bu üretimin 7 milyon tonu tarla bitkilerinden elde edilmektedir.

    Bölge illerinde gerçekleşen 3,7 milyon ton buğday üretimi ülkemiz toplam üretiminin %19’nu; 2,8 milyon tonluk mısır üretimi ülkemiz toplam üretiminin %33’ünü; 291 bin tonluk mercimek üretimi ülkemiz toplam üretiminin %65’ini ve yaklaşık 2 milyon ton olan Kütlü pamuk üretimi de ülkemiz toplam üretiminin %73’nü karşılamaktadır.

    Ülkemiz toplam Antep fıstığı üretiminin (239 bin ton) %83’ü; kayısı üretiminin (803 bin ton) %53’ü; badem üretiminin (190 bin ton) %34’ü; nar üretiminin (681 bin ton) %31’i bölge illerinden sağlanıyor.

    Ülkemiz toplam turunçgiller (portakal, mandalina, limon, altıntop ve turunç) üretimi 4,7 milyon tondur. Bu üretimin %57’si Adana, Hatay ve Osmaniye ve Kahramanmaraş illerinden sağlanıyor. Ülkemiz mandalina üretiminin %78’i ve altıntop üretiminin %89’u Adana ve Hatay illerinden karşılanıyor.

    Bölge illerinin 2022 yılı toplam sebze üretimi yaklaşık 3 milyon tondur. Bu üretimin 1 milyon tonu karpuz üretiminden karşılanmaktadır.

    En fazla karpuz üretimi Adana (610 bin ton), Adıyaman (129 bin ton) ve Diyarbakır (112 bin ton) illerinde yapılıyor. Bölge illerinin 523 bin ton olan toplam biber üretimi ülkemiz toplam üretiminin %17’sini, 168 bin ton olan patlıcan üretimi toplam patlıcan üretimin %26’sını, bamya üretimi toplam üretimimizin %23’ünü ve kavun üretimi de toplam üretim %30’unu karşılıyor.

    BÜYÜKBAŞ VARLIĞININ YÜZDE 13’Ü, KÜÇÜKBAŞ VARLIĞININ YÜZDE 17,8’İ DEPREM BÖLGESİNDE

    Ülkemizde büyükbaş hayvan varlığının yüzde 13’ü, küçükbaş hayvan varlığının da yüzde 17,8’i deprem illerindedir.

    Bakanlık verilerine göre depremde 8 bin 241 büyükbaş, 64 bin 260 küçükbaş, 750 bin kanatlı hayvanın öldüğü açıklanmıştır.

    “Adıyaman’da 533 bin, Malatya’da 168 bin civciv telef olmuştur. Hayvan yetiştiricilerinin kaybı 602 milyon 500 bin olarak tahmin edilmektedir. Hayvan stresi ile koyunların kuzu, keçilerin oğlak, ineklerin yavrularını atması ya da yetersiz beslenmeyle kayıpların artması, bölgeden zorunlu hayvan gidişinin ve kesimin artması zararı düşünüldüğünde sorun daha derinleşmedir” şeklinde konuştu.

    GÜRER: DEPREM NEDENİYLE ARZ AÇIĞI ARTABİLİR

    CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Kahramanmaraş merkezli depremlerde, FAO verilerine göre Türkiye’nin tarımsal üretiminin yüzde 20’sinden fazlasının zarar gördüğünü belirterek, bu nedenle oluşabilecek sorunların aşılması için acil ve hızla müdahale yapılması gerektiğini söyledi.

    Deprem bölgesinde tarım arazilerinin yüzde 16,9’u, meyvecilik yapılan alanların yüzde 26’sı ve tarla ve tarım alanlarının yüzde 16,2’sinin yer aldığına dikkat çeken CHP Milletvekili Gürer, depremin neden olduğu sorunlarla ülkemizde arz açığının artacağını, ihracat ve ithalatta dengenin bozulabileceğini ifade etti.

    DEPREMLERİN TARIMA OLASI ETKİLERİ

    Depremlerin tarımsal faaliyetlerde gecikme ve duraksama yanında üretim kaynaklarında hasar ve bunlara ulaşma güçlüğü gibi farklı etkileri olabilir. Depremler dolayısıyla tarım arazilerinde meydana gelen yer kaymaları, heyelanlar, çatlaklar, yarıklar ve kırılmalar, tarım arazilerinin kullanılmasını zorlaştırır ve hatta engeller.

    Ayrıca tarım arazilerinde oluşan bu etkilerden tarımsal sulama sistemleri yani sulama kanalları ve boruları gibi tarımsal yapılar zarar görebilir. Depremlerin meydana getirdiği bu olumsuz şartlar nedeniyle oluşan göç de tarımsal üretimi aksatabilir.

    Depremlerin tarım üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle ortaya çıkabilecek bitkisel ve hayvansal üretimdeki azalmalar ve ürün kalitesindeki düşüşler fiyatları yükseltebilecektir.

    DEPREM İLLERİNDE ÇİFTÇİYİ NASIL ÜRETİMDE TUTACAĞIZ?

    Deprem bölgesi illeri bitkisel üretim açısından ülkemizde büyük öneme sahiptir. Birçok üründe en fazla ekim alanına ve üretim miktarına sahip olup, bu aynı zamanda illerin tarım ekonomisine ve gıda sanayisine de yansımaktadır.

    Deprem ile birlikte illerde bitkisel üretimde görülen üretim, girdi tedariki, mekanizasyon kullanımı ve işgücü bulma gibi sorunların ivedi olarak çözülmesi gerekiyor. Peki deprem illerinde sürdürülebilir bitkisel üretim ve çiftçilerin tarıma hem ekonomik ve hem de psikolojik olarak tutunabilmesi için neler yapılmalı?

    1: Bölgede, bitkisel üretim yapılan meyve-sebze bahçeleri ve tarla sınırlarının karışmış, fay kırıkları nedeniyle farklı genişlik ve derinlikte yarıklar ve tümseklerin oluşmuş, yaşanan doğal felaket toprak ve su kaynaklarının kirlenmesine de neden olmuştur.

    Deprem sonrası yeniden inşa edilecek yapılar için birinci sınıf tarım arazilerinin kullanılması gündeme gelmiştir. Oysa ki ekili alanlar, zeytinlik ve meyve bahçelerinde ortaya çıkan bu yarık ve tümseklerin uygun tesviye yöntemleri ile düzeltilmesi, tahıl ekim alanlarında gübreleme ve ilaçlama ile Antep fıstığı, kayısı ve diğer meyve bahçeleri ve zeytinliklerde ilkbahar bakımlarının yapılması olası üretim kayıplarını önleyebilecektir.

    2: Örtü altı üretimin yapıldığı sera ve benzeri yapılarda gerekli onarım ve tadilatlar yapılarak yeniden kullanım için hazırlanmalıdır. Ayrıca depremin ortaya çıkardığı molozlar verimli tarım alanları dışına dökülmeli, biyoçeşitlilik bakımından zengin alanlar ve çayır-meralar yeni konut inşası için kullanılmamalıdır.

    3: Bölge üreticilerinin başta kamu kuruluşları olmak üzere yerel yönetimler, kooperatifler, üretici birlikleri, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör tarafından desteklenmesi gerekmektedir.

    4: Çiftçiler, ekimden- hasada kullandıkları traktörlerini, alet-ekipmanlarını da kaybetmiştir. Yazlık ekimlerin yapılacağı bugünlerde ihtiyaç duyulan tarım araçları oluşturulacak makine parkları ile sağlanabilir.

    5: Bitkisel üretimin en temel girdisi olan başta “tohumluk”, “fide-fidan” “gübre”, “mazot” vb. satın alınması için TC Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve diğer finans kuruluşları tarafından destek verilmelidir. Üreticilerin bu finans kuruluşlarından sağladığı kredi borçları ve faizleri de yeniden yapılandırılmalıdır.

    6: Bitkisel üretime girdi sağlayan gübre, ilaç, tohum, alet-ekipman bayileri, satıcılarının da zararları dikkate alınmalı ve ekonomik açıdan tutunabilirliklerine yönelik destekleme mekanizmaları devreye konulmalıdır.

    7: Çiftçilerin elektrik şirketlerine olan yüksek faturalarının ödemeleri de yeniden düzenlenmeli ve faiz borçları silinmeli, tarımsal üretimde kullanılan elektrik fiyatlarında indirim yapılmalıdır.

    8: Deprem bölgesinde öncelikle meyve-sebze ve diğer ürünlerin hasatında gerekli olan işgücünün sağlanması da önemli sorunlardan biridir. Zaten yaşlı olan tarım nüfusu, yerli ve mevsimlik tarım işçilerinin can kayıpları, deprem göçü ve gençlerin tarıma ilgisizliği sorunun çözümünü güçleştirecektir. Bu nedenle tarımsal işgücünü bölgede tutabilmek için yaşam koşulları iyileştirilmeli, sosyal güvenceye kavuşmaları sağlanmalı, bu amaçla bölgedeki tarımsal yatırımlar ve teşvikler artırılmalıdır.

    9: Genç nüfusun tarımda kalması için uygulanan Genç Çiftçi Projeleri ve destekleri arttırılmalı ve bu üreticiler için farklı destekleme modelleri oluşturmalıdır.

    10: Kısa dönemdeki işgücü ihtiyacını karşılamak için de bölgeye insanca yaşam koşullarını gözeten bir biçimde diğer illerden takviye yapılmalıdır.

    11: Depremin zararları karşılanana kadar bölgede üretilen ürünlerin pazarlama ve satışında pozitif ayrımcılık yapılarak üreticilere ekonomik ve sosyal destekler sağlanmalıdır.

    12: Üreticilerin gelecek 3 üretim sezonunda olası risklere karşı ürünleri her türlü tarımsal sigorta kapsamına alınmalı ve bu konuda pozitif ayrımcılığa gidilmelidir.

    13: İllerdeki tarım topraklarının amaç dışı kullanımına girişilmemeli, amaç dışı kullanım kesinlikle önlenmeli ve sürdürülebilir üretim için toprak ve su kaynaklarının planlı kullanımına özen gösterilmelidir.

    14: Hayvan kayıpları ile yıkılan ahır, ağıl ve kümeslerin tespitlerine hızla devam edilmelidir. Hayvanların barınabilmesi için ilk aşamada uygun ve yeterli çadır ihtiyacı hızla karşılanmalı, kısa sürede uygun dayanıklı barınaklar inşa edilmelidir. Hayvanların yem ihtiyacı kısa süreli değil uzun soluklu olarak karşılanmalı, yaralı hayvanların tedavilerine zamanında ve hızla müdahale edilmeli, süt hayvanlarından toplanan sütlerin değerlendirilmesine devam edilmelidir.

    DEPREMİN VURDUĞU İLLER ACİLEN DESTEKLENMELİ

    Sonuç olarak, bölgenin var olan bitkisel üretim potansiyelinin canlandırılması orta ve uzun vadede ortaya çıkabilecek gıda fiyatlarındaki artışları önleyebilecek, ürünlere ulaşımı kolaylaştıracak, üreticilerin toprağını işlemeye devam etmesini sağlayacak ve ülkemizin gıda güvencesi ve güvenliğine de önemli katkılar sağlayacaktır.

     

    Yazan: Gazeteci Taner Öztürk

    Son Yazılar

    Önerilen Yazılar

    ×
    ×