WEBAGRON - TARIMSAL İÇERİK PLATFORMU

Daha Fazla Gör

    Son Yazılar

    TÜRKİYE TARIMDA KENDİ KENDİNE YETEN ÜLKE Mİ?

    Uzun süredir hepimizin kafasını kurcalayan bir soru var: Türkiye tarımda uçuyor mu, yoksa çöküş yıllarını mı yaşıyor? Üretimde gerçekten bir problem var mı? Bir dönem “kendi kendine yeten 7 ülkeden biri” diye övündüğümüz Türkiye, bugün hâlâ aynı noktada mı, yoksa bu unvanı kaybetti mi?

    NATURE FOOD’UN 2025 ARAŞTIRMASI

    Bu yılın mayıs ayında Nature Food dergisinde yayımlanan bir araştırma, ülkelerin kendi gıda üretimlerini yedi temel gıda grubundaki iç talebi karşılama oranına göre değerlendirdi. Çalışmada Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2020 Food Balance Sheets (FBS) verileri ile Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) Livewell diyeti temel alındı.

    Yedi gıda grubu şöyleydi:

    • Meyve
    • Sebze
    • Baklagiller
    • Nişastalı besinler (buğday, mısır, pirinç, patates vb.)
    • Et
    • Balık
    • Süt ürünleri

    Üretim düzeyleri, sağlıklı beslenme için önerilen tüketim miktarlarıyla karşılaştırıldı.
    186 ülkenin incelendiği çalışmada yalnızca Guyana, 7 grubun tamamında kendi kendine yeterlilik sağlayabildi. Çin ve Vietnam 6 grupta yeterli üretime ulaştı. Türkiye ise 7 grubun 5’inde %100’ün üzerinde üretim yaparak tam yeterlilik sağladı.

    Türkiye’nin tabloya yansıyan verileri şöyleydi:

    • Süt ürünleri: %418
    • Et: %247
    • Sebze: %237
    • Meyve: %274
    • Baklagiller: %219
    • Balık: %21
    • Nişastalı ürünler: %39

    RAKAMLAR İLE GERÇEKLER ARASINDA

    Şimdi aklınız karıştı değil mi? Et ithal eden bir ülke nasıl %247 yeterlilik gösterebilir? Balık ihracatçısı olan Türkiye balıkta neden %21’de kalıyor? Nişastalı ürünlerde ise ithalata mahkûmuz; buğday, mısır ve pirinçte dışa bağımlıyız. İthalat olmazsa hem içerde hem de ihracatta zemin kaybediyoruz.

    Bu kafa karışıklığı normal. Çünkü rakamlar 2020 üretim verilerine dayanıyor. Çalışma aslında şu soruya odaklanıyor: “Bir ülke ithalat olmadan yalnızca kendi üretimiyle ne kadar doyabilir?”

    Bu çerçevede Türkiye, 186 ülke arasında 11. sırada yer aldı. Yani açık ve net: Artık “Türkiye kendine yeten bir ülke” diyemiyoruz. Ama bir gerçeği de unutmamak lazım: Guyana dışında hiçbir ülke yüzde 100 kendine yeterli değil.

    GEÇMİŞTEN BUGÜNE

    1990’ların ortasında hazırlanan bir ABD dış politika raporunda şöyle deniyordu:
    “Türkiye’nin verimli toprakları ve gayretli çiftçileri, ülkeyi dünya çapında kendi kendine yetecek birkaç ülkeden biri yapmıştı.”

    TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasının 7-9 Ocak 1991 tarihinde Ankara’da düzenlediği “1980-1990 Türkiye Tarımı” sempozyumunda konuşmacı olarak yer alan rahmetli Süleyman Demirel konuşmasında “Ve böylece de dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken, 10 sene evvel-“10 senede ne olmuştur?” derseniz- bu sene, 1990’da 1,5 milyar dolar dışarıdan ürün ithal eden Türkiye haline gelmişsiniz” diyor.

    Biz 90’lardan önce gerçekten “kendi kendine yeten 7 ülkeden biri” miydik, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Bir dönem kendi kendine yeten bir ülkeydik. Bugün değiliz.

    RAPORLARIN YOL GÖSTERİCİ YANI

    Nature Food araştırmasının sonuç bölümünde önemli bir tespit var: “Ticaret, ülkelerin gıda arzını çeşitlendirmelerine ve piyasa şoklarına karşı direnç kazanmalarına katkı sağlar. Ancak sınırlı sayıda ticaret ortağına aşırı bağımlılık, ülkeleri kırılgan hale getirir. Bu nedenle ülkelerin çeşitlendirilmiş ticaret portföyü oluşturmaları kritik önem taşır.”

    Bugünkü tarım politikalarıyla Türkiye’nin yeniden kendi kendine yeten bir ülke olması zor. Ancak en azından bağımlı olduğumuz ürünlerde ülke çeşitliliğini artırmamız gerektiği kesin. Bunun en somut örneği Rusya. Bir zamanlar domates sattığımız Rusya, tarımda bize bağımlıydı. Bugün tablo tersine döndü; biz ona bağımlı hale geldik. Yarın Rusya ürün vermezse alternatifimiz ne bilen var mı?

    BAKANLIĞIN YAKLAŞIMI VE GERÇEKLER

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın şu sözlerini hatırlayalım: “Dünyada hiçbir ülke yüzde 100 kendine yetebilir değildir. Kendine yetebilirliğin oranları vardır. Türkiye bu manada stratejik ürünlerde büyük oranda kendine yeter bir ülkedir.” Ancak sorun şu ki, Türkiye stratejik ürünlerde de kendi kendine yeten bir ülke değildir. Baştan hedef küçültürseniz, zaten eksik olduğunuz ürünlerde kendine yeterlilik için çalışmayı da bir kenara bırakmış oluyorsunuz. Çünkü Sayın Yumaklı, ilk bakan olduğu dönemde ve hatta dönem dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan (Bakan Yumaklı’dan daha çok dile getiriyor) kendi kendine yeterliliği düşük ürünlerde yeterlilik sağlamak için hedef koyduklarını dile getiriyordu. Bugün “bulanabiliyor ama alınamıyor” dediğimiz ürünler, yarın hiç bulunamayınca zaten tartışma da kalmayacak.

    NE YAPMAK GEREK?

    Artık lafı dolandırmaya gerek yok. Tarım sektörünü gerçekten bilen, dünyayı okuyabilen, meslekten yetişmiş insanların bakanlık koltuğuna oturması gerekiyor. Hem Sayın Yumaklı hem önceki bakanların sürekli ve il il gezerek “Tarım ve Orman Sektör Toplantısı” düzenlemeleriyle tarımda yol alınmaz.

    Bu ülkenin tarımı olmazsa gıdası ithalata bağımlı olur. Yani hepimizin aç kalma riski büyür. O yüzden diyorum ki: ARTIK BÜYÜK BİR VİZYON DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMEK GEREK.
    Benden söylemesi.

    Kaynaklar:

    • “Gap between national food production and food-based dietary guidelines highlights lack of national self-sufficiency” (2025, Nature Food)
    • ABD Dış Politika Raporu – Turkey Study
    • AA – Dünya Gıda Programı Türkiye’yi stratejik stok merkezi olarak konumlandırma talebi

    Son Yazılar

    Önerilen Yazılar

    ×
    ×